31 Ocak 2011 Pazartesi

Şeker ölçüm çubuklarında kriz öncesine dönüldü

Zararsız, “Hastalar, önceden olduğu gibi eczanelerden şeker ölçüm çubuğunu alabilecekler. Bedelini SGK ödeyecek” dedi.
 
Kriz öncesine dönüldü
 
Bir vatandaşın, şeker ölçüm çubuklarının fiyatıyla ilgili başvurusu üzerine, Danıştay, SGK’nın tanesini 55 kuruştan aldığı şeker ölçüm çubuğunun bu fiyattan satışıyla ilgili yürütmeyi durdurma kararı vermişti. Bunun üzerine SGK da ilgili firmalara ödemeyi durdurunca, vatandaşlar sağlık güvenceleri kapsamında, eczanelerden, tıbbi sarf malzemesi satan merkezlerden her gün kullanmak zorunda oldukları şeker ölçüm çubuklarını alamaz hale gelmişlerdi.
 
Yaşanan sıkıntıya ve vatandaşlardan gelen tepkilere üzerine SGK Başkanlığı, üretici ve firmaları acil toplantıya çağırarak, soruna çözüm bulma arayışına hız vererek, “en kısa sürede çözüm bulunacak” sözü vermişti. SGK Başkanı Zararsız, bir yandan Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararına itiraz ederken, ortaya çıkan sıkıntıyı gidermek için ilgili firmalarla da pazarlık yürüttüklerini belirterek şu müjdeyi verdi: “Ancak bu pazarlıklardan vatandaşlar etkilenmeyecek. Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararından önce olduğu gibi vatandaşlar, şeker ölçüm çubuklarını eczanelerinden alabilecekler. Eczaneler de ürün bedellerini SGK’ya fatura ederek bu bedelleri kurumumuzdan tahsil edecekler. SGK bu güvenceyi eczanelere verdi. Artık, bu konuda hastalar ve yakınları bir sıkıntı yaşamayacaklar.”
 
Alıntı : milliyet

Yeni uzmanlık süreleri

Sağlık Bakanlığı, Danıştay tarafından hakkında yürütmeyi durdurma kararı verilen üç uzmanlık alanının eğitim süreleri ve rotasyonları ile ilgili olarak uygulamaya açıklık getirdi. Bu uzmanlık dallarının eğitim süreleri, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın makam onayıyla, hukuki süreç tamamlanıncaya kadar 5 yıl olarak uygulanacak. Adı geçen uzmanlık alanlarının zorunlu rotasyonları için de eski süreler geçerli olacak

Sağlık Bakanlığı Tıpta Uzmanlık Kurulu Sekretarya Yürütücüsü Uzm. Dr. Engin Uçar, Medimagazin’e yaptığı açıklamada Danıştay kararı sonrası ruh sağlığı ve hastalıkları, göğüs hastalıkları ve nöroloji uzmanlık dallarının eğitim süreleri ve rotasyonlarıyla ilgili bilgi verdi.

Uçar, Danıştayın daha önce eğitim süreleriyle ilgili yürütmeyi durdurma kararı verdiği kadın hastalıkları ve doğum, kulak burun boğaz, plastik ve rekonstrüktif cerrahi ile kalp ve damar cerrahisinin ardından, son olarak ruh sağlığı ve hastalıkları, göğüs hastalıkları ve nöroloji uzmanlık dallarının eğitim süreleri ve rotasyonlarının yürütmesini durdurduğunu belirtti.

Uçar, Danıştayın kararı ile Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği’nde ve Tıpta Uzmanlık Kurulu kararıyla belirlenen rotasyon sürelerinde boşluk oluştuğunu belirterek, belirsizliği gidermek için harekete geçtiklerini söyledi. Hukuki süreç sonuçlanıncaya kadar Bakan onayıyla bu branşlarda uzmanlık eğitiminin tekrar 5 yıl olarak düzenlendiğini dile getiren Uçar, hukuki boşluğun ancak Danıştay nihai kararını açıkladığı zaman yapılacak yönetmelik değişikliğiyle giderilebileceğine dikkat çekti.

Uzm. Dr. Engin Uçar, Danıştay kararı sonrası rotasyon sürelerini belirlemek için Tıpta Uzmanlık Kurulu’nun toplandığını ve rotasyon alanları ile bunların sürelerinde de eskiye dönüldüğünü kaydetti. Uçar, şu anda eğitimleri bitmemiş olan asistanların yargı kararları çerçevesinde yeni belirlenmiş rotasyonları süreleri ile tamamlamadıkları takdirde uzman olamayacaklarını ifade etti.

 Tıpta Uzmanlık Kurulunun yeni kararına göre, bu branşlar için rotasyon alanları ve süreleri şöyle olacak:

Uzmanlık Alanı ve Süresi                Rotasyonları

Göğüs hastalıkları, 5yıl                   6 ay iç hastalıkları
                                                     3 ay enfeksiyon hastalıkları & kl. mikrobiyoloji
                                                     3 ay radyoloji

Nöroloji, 5 yıl                                  4 ay çocuk nörolojisi
                                                       9 ay ruh sağlığı ve hastalıkları
                                                       3 ay iç hastalıkları

Ruh sağlığı & hastalıkları, 5 yıl        3 ay iç hastalıkları
                                                     9 ay nöroloji
                                                     4 ay çocuk ve ergen ruh sağlığı & hst

Alıntı : medimagazin

Büyük hastane küçüğü yutacak

Yeni taslağa göre; kapasitesi düşük olan hastaneler, daha iyi durumda olan hastane bünyesinde birleştirilecek. Ameliyat sayısı düşük olan hastane yüksek olan başka hastaneye bağlanacak

Hekimlerin büyük ölçüde karşı olduğu ‘Tam Gün Yasası’nın ardından hükümet, tepki çeken bir başka plan için harekete geçti. Sağlık Bakanlığı’nca hazırlanan taslağa göre; birden fazla sağlık tesisinin bulunduğu il ve ilçelerde, hizmet sunum kapasitesi, bina, donanım, sağlık insan gücü ve gelir-gider dengesi daha iyi durumda olan hastane bünyesinde bir veya birden fazla sağlık tesisi birleştirilecek. Bir başka hastanenin bünyesine katılacak hastanede şu kriterler aranacak:

Etkin çalışamama

* Personelin birden fazla sağlık tesisine bölünerek görev yapması nedeniyle nöbet hizmetleri ile ameliyathane, yoğun bakım, yeni doğan yoğun bakım, doğumhane, yanık gibi kritik ve özellikli birimlerin etkin çalıştırılamaması.

* Hasta yatış, cerrahi branş ve masa başına düşen ameliyat, yatak doluluk oranı ve benzeri verimlilik göstergelerinin düşük olması.

* Mal ve hizmet alımlarına ilişkin maliyetlerin yüksek olması, sağlık tesislerine ait işletme giderlerinin gelirlerinden yüksek olması.

* Nöbetlerin genel cerrahi, iç hastalıkları, kadın hastalıkları ve doğum, çocuk sağlığı ve hastalıkları branşları başta olmak üzere, anesteziyoloji ve reanimasyon, beyin cerrahi, ortopedi ve travmatoloji, nöroloji ve benzeri uzmanlık dallarında 24 saat kesintisiz yürütülememesi.

* Kadın-doğum, çocuk, göğüs ve benzeri dal hizmetlerinin bütüncül bir yaklaşım içerisinde sunumunun sağlanamaması.

* Yerleşim yerindeki sağlık tesislerinin mevcut araç-gereç, tıbbi donanım ve teknolojik imkânlarının tüm uzman tabiplerce en üst düzeyde ve koordineli bir şekilde kullanılamaması.

Tek elden planlama

Sağlık Bakanlığı’nın taslağına göre, birleştirilen kurumlarda çalışan personelin sicili, yeni kuruma da intikal ettirilecek. Birleştirilen kurumda hizmetler, binalar ve diğer tesisler tek elden planlanacak. Birleştirme işlemi, Sağlık Bakanlığı’na bağlı genel ve dal hastaneleri ile eğitim ve araştırma hastanelerine bağlı olarak faaliyet gösteren semt polikliniklerini, ek hizmet binalarını, bağlı hastaneleri ve buralarda görev yapan personeli kapsayacak.

Alıntı : Milliyet

Herkes acil memlekette....

Katkı payı alınmaması ve bekleme süresinin "sıfıra inmesi", 'çok da acil olmayan' hastaları da acil servislere yöneltti. Grip olanlar bile poliklinik yerine acil servise koşunca acilde tedavi edilen hasta sayısı, bir yılda 80 milyonu buldu. Bu yoğunluk, gerçekten de ölüm kalım savaşı veren hastaları zor durumda bıraktı. Bu tablo üzerine Sağlık Bakanlığı da harekete geçti. Acil vakaların uluslararası tanımı, "24 saatte müdahale edilmediği zaman ölüme sebebiyet veren vaka" şeklinde... Fakat Türkiye'de son dönemde bu tanımlamanın dışına çıkıldı. 12 liralık katkı payını ödemek istemeyen vatandaş, acil servisleri doldurdu. Üstüne bir de son dönemde patlayan grip salgını eklenince, acil servislerde kriz çıktı. Hatta doktorlar, "acil" teşhisi koymadığında vatandaş tepki göstermeye başladı. Böylelikle gerçekten de durumu acil olan hastalar hizmet alamaz hale geldi.

İKİ ETKEN: PARA VE ZAMAN

Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürü İrfan Şencan da, acil servislerdeki sorunu çözmek için bilim adamlarını bir araya getirerek, profesyonel bir çalışma başlattı. Şencan, bu çalışmayı SABAH'a şöyle açıkladı: "Devlet hastaneleri ve üniversite hastanelerine yılda 250 milyon hasta geliyor. 250 milyon hastanın yüzde 30'u acil servislere gidiyor. Bu da 80 milyon hasta demek. Bu rakam dünya ortalamasının çok üstünde. Bu başvurular, gerçekten acil müdahale gereken hastanın hayatını tehlikeye sokuyor. Acil servislere niçin çok fazla ilgi olduğu konusunda iki hipotez geliştirdik. Birincisi vatandaş, sıfır bekleme süresi olduğu için bu servisleri tercih ediyor. İkincisi ise acile gelen hastadan 12 liralık katkı payı alınmayışı."


AİLE HEKİMLERİNE GECE MESAİSİ

Acil servislerdeki hasta sayısını azaltmak için alınacak önlemleri de sıralayan Şencan, "Özellikle büyükşehirlerde çalıştıkları için gündüz hastaneye gidemeyenler için akşam poliklikleri uygulamasını artıracağız. Ayrıca aile hekimlerine sadece mesai saatlerinde değil, gece de ulaşılabilecek. Gece saat 20.00'de de aile hekimine gidilebilecek. Belki böylelikle acile başvuran hasta sayısını azaltabileceğiz" dedi. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Seracettin Çom da, "Hastalar aile hekimlerine telefonla dahi ulaşabilirler. Aile hekimi onları polikliniğe gönderiyorsa, acil servis yerine mutlaka polikliniğe gidip muayene olmalılar" dedi.


"GELENLERİN YÜZDE 60'I ACİL DEĞİL"

İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Özgür Yiğit: Hastanemizin acil servisine günde 600 kişi geliyor. Bunun yüzde 60'ı 12 liralık fark ödememek için acili seçenlerden oluşuyor.

Özel Lokman Hekim Hastaneleri Genel Müdürü İrfan Güvendi: Acil hasta olmadığı halde 12 liralık katkı payını vermek istemediği için acil servisi tercih eden vatandaşlar yoğunluk yaratıyor. Ve acil hastaya müdahale zorlaşıyor.

Gazi Üniversitesi Gazi Hastanesi Acil Servis Uzmanları: Son zamanlarda patlak veren grip salgını ve acil serviste katkı payı alınmamasını sağlayan genelge sonrası acil servislerde yoğunluk arttı. Acil servisler tıkandı.


Ayakta tedavi 'yeşil' kalp krizi ise 'kırmızı' vaka

Hastaların acildeki yoğunluktan mağdur olmamaları için kısa vadeli önlemler aldıklarını söyleyen İrfan Şencan şunları anlattı: "Kapasitesi genişletilmiş olmasına rağmen acil servisler çok kalabalık. Bu da önemli vakaların hekimin gözünden kaçmasına yol açabiliyor. Hekim. hastayı muayene etmeden 'Sen acil vaka değilsin' diyemez. Önce muayene ediyor. Hastanın mağdur olmaması açısından yeşil, sarı ve kırmızı vaka uygulaması başlattık. Bu uygulama yoğunluğu azaltmadı belki ama gerçekten acil hastaya ulaşmamızı kolaylaştırdı. Ayakta tedavi edilecek hasta yeşil, tetkik istenen hasta sarı, kalp krizi ya da trafik kazası sonucu gelen ağır hasta ise kırmızı vaka olarak tanımlıyor."

Alıntı : sabah

26 Ocak 2011 Çarşamba

Sağlık personelinin ek ödemeleri düşecek

Maliye Bakanlığı, 1927'lerden beri çıkarılan kanunlarla faaliyette bulunan döner sermaye işletmelerini yeniden düzenliyor. Bakanlıkça hazırlanan ve ilgili kamu kuruluşlarına görüş için gönderilen ''Döner Sermaye İşletmeler Kanun Taslağı'' ile bütün döner sermaye işletmeleri, standart bir yapıya kavuşturuluyor, ayrı kanun ve yönetmeliklerle kurulan işletmeler, tek mevzuat altında toplanıyor.

Mevcut kanunlarda yer alan bazı hükümler, yeni düzenlemeye aynen aktarılırken, aralarında ek ödemenin de bulunduğu bazı hususlarda ise değişikliğe gidiliyor.

41 maddeden oluşan taslağa göre, kamu idarelerinin her birinde yalnızca bir döner sermaye işletmesi olacak. Böylece 2010 yılı sonu itibariyle 2.703 olan döner sermaye işletme sayısı 105'e düşecek. Ancak, bu işletmelere bağlı istenildiği kadar birim oluşturulabilecek.

Resmi verilere göre, kamuda 2.375'i genel, 328'i de özel bütçeli kuruluşlara ait olmak üzere 2 bin 703 döner sermaye işletmesi bulunuyor. Sağlık Bakanlığı, 1.040 işletme ile en fazla döner sermaye işletmesi olan kurum olurken, Sağlık Bakanlığını 914 işletme ile Milli Eğitim Bakanlığı, 247 işletme ile Orman Genel Müdürlüğü, 187 işletme ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, 84 işletme ile Çevre ve Orman Bakanlığı, 78 işletme ile de üniversiteler takip ediyor. Milli Savunma Bakanlığındaki döner sermaye işletme sayısı 59, Başbakanlıkta 51, vakıflarda 3, diğer kurumlarda ise 12 olarak belirleniyor.

VARLIKLARI, DEVLET MALI SAYILACAK 

Kanun taslağındaki diğer bazı düzenlemeler de şöyle sıralanıyor:
-Döner sermaye işletmelerinin faaliyetleri, idarenin görev ve yetki alanıyla sınırlı olacak. İşletmeler, vergi, resim ve harca konu olacak alanlarda faaliyette bulunamayacak. İşletmeler, mali borçlanma yapamayacak, kaynakların etkili, ekonomik ve verimli şekilde kullanılması, hesap verebilirliğin ve saydamlığın sağlanması esas olacak.
 -İşletmelerin giderlerini, kendi faaliyet gelirleriyle karşılamaları öngörülürken, işletmelerin varlıkları da devlet malı sayılacak.

YÖNETİM KURULLARI OLUŞTURULUYOR

-Döner sermaye işletmelerine yönetim standardı gelecek. Bu çerçevede işletmesi bulunan her bir idare merkezinde, işletmenin en üst karar organı niteliğinde, 5 üyeli bir yönetim kurulu oluşturulacak.

EK ÖDEME DAHİL HARCAMALARA SINIR

 -İşletme harcamalarına sınır gelecek. Buna göre, işletme birimlerinin personel giderleri, ek ödeme dahil, bütçe gelirlerinin yüzde 30'undan fazla olamayacak. Maliye Bakanı, bu oranı, işletmeler itibariyle yüzde 20'ye kadar indirmeye ve yüzde 45'e kadar yükseltmeye yetkili olacak.

HAZİNE PAYI 

-Hazine payı uygulamasında mevcut oranlara bağlı kalınacak ve işletme biriminin tahsil edilen aylık bütçe gelirinin yüzde 15'i en geç takip eden ayın 20'sine kadar genel bütçeye gelir kaydedilmek üzere ilgili muhasebe birimine yatırılacak. Bu oran Maliye Bakanınca işletmeler itibariyle yüzde 1'e kadar indirilebilecek, aynı şekilde yüzde 20'ye kadar yükseltilebilecek.

EK ÖDEMELERDE DEĞİŞİKLİK 

-Ek ödemelerde sistem değişiyor. Mevcut sistemde, tahakkuktan elde edilen gelirden ek ödeme yapılırken, taslakta tahsil edilen gelir üzerinden ek ödeme uygulamasına geçiliyor. Böylece, katkı payı için tahakkuk edilen gelirin tahsili şartı getiriliyor.

-Ek ödeme oranları yeniden düzenleniyor. Taslakta, sağlık dışındaki personelin ek ödemelerindeki mevcut oranlar aynen korunuyor. Sağlık personelinde 5947 Sayılı Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanundaki sistem esas alınırken, sağlık personelinin ek ödeme oranlarında ise indirime gidiliyor. Ancak, aylık katkı payı oranları azaltılırken, eski ve yeni oranlar arasındaki farkın, döner sermaye işletmesinin yıl sonunda kar elde etmesi şartıyla, yıl sonunda 1 defada sağlık personeline ödenmesi öngörülüyor.

Tam Gün Yasasında, klinik şefleri ve şef yardımcıları ile uzman tabip kadrosuna atanan profesör ve doçentlerde yüzde 800 olarak belirlenen ek ödeme oranı, Döner Sermaye İşletmeleri Taslağında yüzde 740, uzman tabip ve tıpta uzmanlık mevzuatında belirtilen dallarda uzman olanlar ile uzman diş tabipleri için yüzde 700 olan oran da, Taslakta yüzde 650 olarak düzenleniyor. Pratisyen tabip ve diş hekimleri için Tam Günde yüzde 500 olarak yer alan ek ödeme oranı, taslakta yüzde 465'e, idari sağlık müdür yardımcısı, hastane müdürü ve eczacıların yüzde 250 olan ek ödeme oranı yüzde 235'e, başhemşirelerin yüzde 200 olan ek ödeme oranı yüzde 190'a, döner sermaye muhasebe birimi personeli ve diğer personelin yüzde 150 olan ek ödeme oranı da yüzde 140'a düşürülüyor. Aradaki farkın, işletmenin yıl sonunda kar elde etmesi halinde personele ödeneceği belirtiliyor.

YÖNETİCİLERE KAR İÇİN TEŞVİK

 -Kar eden döner sermaye işletmelerinin yönetim kurulu başkan ve üyelerine, yılda bir kez KİT Yönetim Kurulu Başkan ve Üyeleri için YPK tarafından belirlenen aylık ücretin 6 katı tutarında ödeme yapılacak.

ÖZEL HÜKÜMLER 

-Mevcut Döner Sermaye Kanunlarındaki hükümleri de kapsayan Taslak uyarınca, Türk silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu kapsamındaki hak sahipleri ve boş yatak olması kaydıyla, döner sermayesi bulunan askeri hastanelerde, mevcut yatak sayısının yüzde 10'unu geçmemek üzere her yıl Genelkurmay Başkanlığı tarafından belirlenecek oran veya sayıda, GATA ve eğitim hastanelerinde mevcut yatak sayısının yüzde 5'ini geçmemek üzere işletme yönetmeliğinde belirtilecek oran ve sayıda sivil hastalar muayene ve tedavi olabilecek.

Alıntı : AA

19 Ocak 2011 Çarşamba

Geleceğe mektup..

 SADECE OKUYALIM....

Benim bir oğlum var-19.01.2011-Banu YELKOVAN-RADİKAL

Duydum ki "TT Are-na'dakilerin babaları belli değildir" diyenler olmuş, en azından anneleri kim bilsinler.

Üç yaşına basmak üzere olan bir oğlum var. İyi bir insan olsun istiyorum. Dürüst olsun. Çalışkan olsun. Büyüklerini saysın. Küçüklerini sevsin. Sevildiğini ve ona her zaman güvenen bir ailesi olduğunu bilsin. Ama o, ailesine değil, en çok kendine güvensin. Her zaman elinden gelenin en iyisini yapan bir insan olsun. Elinden gelenin daha azıyla yetinmesin. Değerleri olsun. Gerekirse uğruna her şeyini feda edebileceği değerleri. Eğilmesin, bükülmesin. Kimseden fayda ummasın, kol kanat dilenmesin... Fikri, vicdanı, irfanı hür olsun...

Paylaşmayı bilsin. Ödünç aldığını geri vermeyi unutmasın. Doğru bildiğini yapmaktan çekinmesin. Konuşmak kadar, dinlemeyi de önemsesin. Dünyanın en iyi hatibi de olsa, dinlemenin konuşmaktan daha değerli olduğunu öğrensin. Kibar bir insan olsun. Başkalarına değer versin. Dedikodu yapmasın. Zor da olsa her zaman doğruyu söylesin. Oyun oynayacaksa, adil oynasın. Kuralına göre, centilmence oynasın. İşler zora girince mızıkmasın. Ne hak yesin, ne hakkını yedirsin...

Olur olmaz şikâyet etmesin. Zırt pırt ağlamasın. Affedici olsun. Sahip olduklarına şükretmeyi bilsin. Sabırlı olsun. Tabii mümkünse akıllı, yetenekli ve şanslı da... Etrafta küçük padişahlar gibi dolaşan çocuklardan olmasın... Hani her istediği alınan, her dediği yapılan... Hastalanmasın diye misafirlere galoş ikram edilen, sadece çizgi film seyredilen evlerde yaşayan... O uyanmasın diye alçak sesle konuşulan ama kendisi bar bar bağıran... Yok valla, o evlerden olmadı, olmasın bu ev. Benim oğlum, saltanatın bittiğini, bu ev sınırları içinde ya da dışında padişah olamayacağını anlasın.

Ha buna karşılık birey olduğunu da bilsin. Bu ailenin bir ferdi olduğunu, sözünün dinlenmesi için 18 yaşına gelmesi gerekmediğini, mantıklı bir şey söylüyorsa kabul edeceğimizi, tehlikeli bir şey yapıyorsa pek tabii engelleyeceğimizi, tehlike arzetmeyen her şeyin başkalarını rahatsız etmiyorsa serbest olduğunu, ona ‘koşma düşersin’ bile demeyeceğimizi, aksine koşmasını ve düşerse bir şey olmayacağını görmesini istediğimizi bilsin... Bu ev sınırları içerisinde ne anne-baba olmanın abartıldığını, ne çocuk olmanın azımsandığını düşünmesin...

Şımarık olmasın benim oğlum. Arsız olmasın. Dağıtırsa, toplamak zorunda olduğunu bilsin. Kadın-erkek işi diye bir ayrım olmadığını, ‘su getir’ derse o suyun başından aşağı döküleceğini, başka çocuğun elindeki oyuncağı çekip almasına izin vermeyeceğimizi, insan gibi almayı bilmiyorsa, o oyuncaktan kusur kalacağını tahmin etsin. Hak ve sorumluluğun kol kola yaşadığını, sorumluluklarını üstlenmeden haklarının olamayacağını anlasın. Ne 8, ne 18 yaşında silahla oynamasın benim oğlum. İçki içecekse kendi bilir ama ağzıyla, adabıyla içsin.

Yapması gereken bir işi yaptığı için övünmesin. Gerim gerim gerinmesin. Bizim ailede dürüstlüğün ve çalışkanlığın meziyet sayılmadığını, herkesin zaten öyle olması gerektiğini beklediğimizi bilsin. Düşene bir tekme de o vurmasın. Köşeyi dönmeyi beceri saymasın. Başarının eşiğinden atlayınca kavuşulacak bir kapı değil, basamak basamak çıkılacak bir merdiven olduğunu ama her çıkışın bir de inişi olabileceğini unutmasın. Haksızsa özür dilemeyi bilsin ama abartmasın. Varsın biraz naif olsun ama yalaka olmasın.

Gündem ne, sen ne yazmışsın demeyin. Duydum ki “TT Are-na’dakilerin babaları belli değildir” diyenler olmuş, en azından anneleri kim bilsinler istedim.

Banu YELKOVAN-RADİKAL

H1N1 yeniden....


 DAHA ÖNCE DE BOSNA-HERSEK VE YUNANİSTAN'DAN  GELEN VAKA HABERLERİ VARDI.ŞİMDİ BALKANLARDA TAM YAYILAN H1N1'İN YENİ ROTASI  TÜRKİYE GİBİ  GÖRÜNÜYOR.GEÇEN SALGINDA  ABARTILAN TEDBİRLERİN  ŞİMDİ TAM SIRASI(HAVAALANLARINA KAMERA,VS.).ANCAK  BAKANLIK'TAN BİR HABER  YOK...


Bulgaristan'da hava sıcaklığının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi nedeniyle yayılan domuz gribi yüzünden başkent Sofya bölgesinde salgın ilan edildi.


Ulusal Salgın Hastalıkları Danışmanı doktor Angel Kunçev, domuz gribi olarak bilinen H1N1 virüsünün 2–3 haftaya kadar tüm ülkeyi etkisi altına alacağını öne sürdü. 

Kunçev, "Trud" gazetesine açıklamasında Sofya'da hastalananların oranının 10 binde 300'ü geçtiğini belirterek, yakın bir zamanda Blagoevgrad, Pazarcık ve Plevne bölgelerinde de grip salgını ilan edileceğini kaydetti. 

Doktor Kunçev, gözetim raporlarına göre hastalananların yüzde 98'inin H1N1 domuz gribi, geri kalan yüzde ikisinin ise bir başka grip türüne yakalandıklarını söyledi. 
Domuz gribinin genelde 20 ila 40 yaşlarındaki kişilerde daha etkili olduğunu belirten Kunçev, grip olanları zaman kaybetmeden doktora başvurmaları konusunda uyardı. 

Grip salgını nedeniyle alınan önlemler kapsamında Sofya'da, sağlık kurumlarında hasta ziyaretlerine sınırlamalar getirildi. 

Alıntı : ntvmsnbc.com

18 Ocak 2011 Salı

Diyabet hastasının ‘şeker çubuğu’ çilesi

SGK'nın 10 Ocak 2011 tarihli genelgesi, diyabet hastalarının canını sıkacak nitelikte. Zira genelge, devletten şeker ölçüm çubuğu almayı ciddi şekilde zorlaştırıyor.


Diyabet yaşam boyu süren bir hastalık. İyi tedavi edilmediği takdirde kalp krizi, böbrek yetmezliği, ayak amputasyonları, görme kaybı ve körlük nöropati gibi ağır organ hasarlarına neden oluyor.

Diyabette organ hasarlarını önlemenin tek yöntemi ise günde en az 3-4 kez kan şekerini ölçmek ve kan şekeri değerine göre insülin ya da hap tedavisini ayarlamak. Araştırmalar, düzenli kan şekeri ölçülen hastalarda diyabete bağlı organ hasarlarının yarı yarıya azaldığını gösteriyor. Bu nedenle dünyanın tüm gelişmiş ülkelerinde devlet diyabet hastalarına kan şeker ölçüm test çubuklarını ücretsiz sağlıyor. 

Türkiye’deki diyabet hastaları, 10 Ocak 2011 tarihine kadar kan şeker çubuklarını eczanelerden, herhangi bir işlem yapmadan ve ücretsiz olarak alıyordu. Ancak Sosyal Güvenlik Kurumu’nun 10 Ocak 2011 tarihinde yayımladığı 2011/5 nolu genelge hastaları bir hayli zorlayacak. Çünkü bu tarihten itibaren diyabet hastaları için kan şekeri ölçüm test çubuğu almak, yoğun bürokratik işlemler gerektiren ve son derece güç bir sürece girdi.

Diyabet hastaları için hayati önem taşıyan şeker ölçüm çubuklarının eczane provizyon sisteminden çıkarılmasıyla ilgili olarak Türkiye Diyabet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Temel Yılmaz şunları açıkladı:

HASTALAR BÜYÜK MAĞDURİYET YAŞAYACAK

“Küresel bir sağlık sorunu olan ve Türkiye’de yaygın şekilde artan Diyabet hastaları için çok önemli ihtiyaç olan şeker ölçüm çubukları şimdiye kadar eczane provizyon sisteminden onay alınarak eczaneler tarafından temin ediliyordu. Hasta, reçetesi ve raporuyla birlikte eczaneye başvurduğunda ölçüm çubuklarından temin edebiliyordu. Ancak 11.01.2011 tarihi itibariyle yapılan açıklamada, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun konuyla ilgili açıklama yapacağı ve açıklama yapılana kadar şeker ölçüm striplerinin ödemeden kaldırılmış ürün olarak işlem göreceği, hastaların ürünleri ücretini ödeyerek alacağı bildirilmiştir.”

Yılmaz, bu durumda diyabet hastalarının büyük mağduriyet yaşayacağını, bu mağduriyetin ortadan kaldırılarak eski sisteme geri dönülmesi gerektiğini belirtti.

Genelgeden öncesi ve sonrası hastanın kan şekeri ölçüm çubuğuna ulaşım aşamaları şöyleydi: 

GENELGEDEN ÖNCE ÖLÇÜM ÇUBUĞU İÇİN YAPILACAK İŞLEMLER

• Sağlık Kurulu raporu ile hastanın kan şeker ölçüm test çubuk ihtiyacı ve adedi belirlenir.

• Diyabetli hasta doktora başvurur, reçetesini alır, eczaneye verir ve kan şeker ölçüm çubuklarını ücretsiz alır. 

GENELGEDEN SONRA ÖLÇÜM ÇUBUĞU İÇİN YAPILACAK İŞLEMLER

• Sağlık Kurulu Raporu ile hastanın kan şeker ölçüm test çubuk ihtiyacı ve adedi belirlenir.

• Diyabetli hasta doktora başvurur, kan şeker çubuğu için ayrı bir özel reçete alır.

• Reçeteyle eczaneye başvurur ve kan şeker çubuklarının bedelini cebinden öder.

• Eczacı reçetenin arkasına elle bedeli alınmıştır yazısı yazıp kaşeler, hastaya reçeteye test çubuğunu aldığına dair imza attırır.

• Eczacı hasta adına kesilmiş bir fatura verir, fiş kabul edilmez.

• Diyabetli hasta daha önce Sağlık Kurulu’ndan aldığı raporu “Aslı Gibidir” diye onaylatıp bu raporu, reçetenin aslını, eczaneden aldığı faturayı SGK bölge ofisine şahsen müracaat eder. Kuyruğa girer, geri ödeme için başvuruda bulunur.

• SGK’nın ilgili memuru bu belgelerin eksik ya da doğru olup olmadığını kontrol eder ve kabul eder. • Hasta banka hesabı yoksa bir hesap açtırır.

• SGK makul bir süre içinde (ortalama 2-4 ay içinde) test stribinin bedeli olan parayı banka hesabına yatırır.

• Diyabetli hasta bankaya gider ve parasını alır.

Alıntı : ntvmsnbc.com

Metabolizma nasıl hızlandırılır?

Metabolizma hızı yavaş  insanlar günlük hayatlarında çok hareket etmiyor ve yanlış besleniyorlarsa daha fazla kilo sorunu yaşıyorlar. Metabolizma ve İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya, metabolizma hızını artıracak öneriler veriyor.

Metabolizma hızı kişiden kişiye fark gösterir. Metabolizma hızını belirleyen en önemli etmen vücut kas dokusudur. Kas kitlesi arttıkça metabolizma hızı artar. O nedenle sporcuların, kas kitlesi kadınlara göre daha fazla olan erkeklerin metabolizma hızı daha fazladır. Aynı zamanda vücut yüzeyi ile de metabolizma doğru orantılıdır. Yani vücut büyüdükçe o vücudu çalıştırmak için gerekli olan enerji artar aslında. O nedenle fazla kilolu bir insanın normal kilodaki bir insana göre metabolizması daha hızlıdır. Özellikle zayıflama tedavisinde kişinin yemek durumu metabolizma hızına göre belirlenir. Eğer bir kişiye zayıflasın diye metabolizma hızının çok altında bir beslenme programı yapılırsa, vücut yağ dokusu yerine kas dokusunu kaybeder bu da metabolizma hızını yavaşlatır ve bu kişilerin tekrar daha fazla kilo alması gibi bir sorun ortaya çıkar.

Metabolizmayı hızlandıran on bilimsel öneri:

KOLA YERİNE AYRAN İÇİN, İYİ UYUYUN...

1)      Düzenli uyuyun. Gece en geç 24.00’de uyuyun, sabah en geç 07.00’de uyanın. Çünkü vücut kendini uykuda onarır.

2)      Düzenli olarak aerobik egzersiz yapmayı alışkanlık haline getirin. Haftada en az 3 gün 45 dakikalık bir tempolu yürüyüş yapın.


3)      Ağırlık çalışmayı ihmal etmeyin. Metabolizma hızının en belirleyici faktörü kas dokusu olduğu için kaslarınızı da düzenli çalıştırın.

4)      Kola, gazoz gibi asitli ürünler yerine su için.  Su insan vücudunun en önemli bileşenidir. İyi bir metabolizma, iyi bir dolaşımdan bu da iyi bir boşaltımdan geçer. O nedenle günde 2-2,5 litre su içmeye özen gösterin.

5)      Acıktığınızda mutlaka vücudunuza cevap verin. Açlığı ertelemek metabolizma hızını yavaşlatır. Küçük bir meyve bile yeseniz yeterli olur.

6)      Metabolizmayı en çok çalıştıran yiyecekler proteinlerdir. Beslenmenizde dengeli bir şekilde protein tüketin. Ancak hiç karbonhidrat almadan sırf protein yenilerek yapılan diyetler son derece yanlış. Bu tür diyetlerle hızlı kilo verilse bile, damar hastalığına yakalanma riskini artırdığı biliniyor.

7)      Az az sık sık yemek metabolizmayı canlı tutuyor.

8)      Yemeklerinizin yanına eklediğiniz iki-üç kaşık yoğurt yüksek kalsiyum içeriği nedeni ile metabolizma üzerine olumlu etkileri var.

9)      Lif oranı yüksek olan yiyecekler, özellikle taze sebze ve meyveler, kurubaklagiller ve tam tahıllı ürünleri de düzenli tüketmek şart.

10)  Yeşil çay için. Kahve ve çay içerdiği kafein içeriği nedeni ile metabolizmayı çalıştırır. Ancak çok fazla tüketilirse çarpıntı ve uykusuzluğa neden olabilir. Yeşil çayın antioksidan kapasitesi çay ve kahveye göre daha fazladır. Günde 1-2 fincan yeşil çay tüketmek hem metabolizmayı hızlandırır hem de yaşlanmaya gidiş sürecini yavaşlatır.

Alıntı : medimagazin.com

İşitme testi nedir?Önemi nedir?

Sağlık Bakanlığı tarafından zorunlu hale getirilen yeni doğanlarda işitme testi (otoakustik emisyon), çocukların geleceğini kurtarıyor.

Araştırmalara göre Türkiye'de her bin bebekten 3'ü işitme kaybı ile doğuyor, bir bölümü de çocukluk çağında işitme kaybına uğruyor. Her 100 çocuktan 2 ila 3'ü belli oranlarda işitme kaybı sorunu yaşıyor.

Özel Bahar Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Dr. Adem Cenkçi, işitme kaybının erken teşhis edilmesinin çok önemli olduğunu söyledi. İşitmenin konuşma ve iletişim yeteneklerinin gelişmesi açısından çok büyük önem taşıdığını vurgulayan Dr. Cenkçi, "Çocuklar doğar doğmaz dinlemeye başlar. Çevresindeki sesleri, anne-babalarını dinleyerek de konuşmayı öğrenir. Konuşmayı öğrenmek için gerekli olan en önemli zaman dilimi ise ilk 3 yıldır. İşitme kaybını ne kadar erken fark edersek, çocuğun yaşamı o derece kolaylaşır." dedi. Çocukta fark edilmemiş bir işitme kaybı olması durumunda çocuğun konuşmakta zorlanacağını ifade eden Cenkçi, daha ileri işitme kayıpları durumunda çocuğun hiç konuşamayacağını dile getirdi. İşitme kaybı tespit edilen çocukların işitme cihazı kullanması gerektiğini dile getiren Dr. Adem Cenkçi, erken teşhisin tedaviyi kolaylaştıracağını aktardı.

Yeni doğan bebek bir gürültü duyduğunda sıçramıyorsa, 4-6 aylık bebek gözlerini sesin geldiği yöne çevirmiyorsa, 1-2 yaş arasında basit emirleri yerine getirmiyorsa, 1,5 yaşında 20 kelimeye yakın konuşmuyorsa işitme kaybından şüphe duyulmalıdır.

Alıntı : medimagazin.com

Sağlık personeline saldıran yaralı yakınlarına 8 ay hapis cezası

Türk Sağlık-Sen'in açtığı dava sonucunda mahkeme trafik kazasında yaralananlara müdahale eden sağlıkçılara saldıran kişilere 8 ay hapis cezası verdi.
 
Trafik kazası geçiren araçtaki 2 yaralıya müdahale etmek isterken, olay yerine gelen yaralı yakınları tarafından saldırıya uğrayan, sağlık personeli haklı bulundu. Söz konusu olay şöyle gelişti:
 
"Trafik kazası yaşanan araçta 2 yaralı bulunuyordu. Bu yaralıların birinin akrabalarından oluşan 6-7 kişilik bir grup kazayı duyunca olay yerine intikal etti ve diğer yaralıyı dövmeye başladı. Bunun üzerine orada bulunan sağlık personeli bu kişilere 'durun ölecek' diye uyarıda bulundu. Bu uyarıyı duyan yaralı yakınları bu sefer hedef olarak sağlık personelini seçti. Sağlık personeline sözlü ve fiziksel saldırıda bulunuldu."
 
Ankara'da yaşanan bir trafik kazasına karışanların yakınlarının, yaralılara müdahale eden sağlık çalışanlarına saldırması nedeniyle Türk Sağlık-Sen tarafından dava açılmıştı.
 
Davayı görüşen Ankara 13. Asliye Ceza Mahkemesi verdiği kararda; yaralılara müdahale eden iki acil yardım memuruna, trafik kazasına karışanların yakınları olan 6-7 kişilik bir grubun küfür ve hakarette bulunarak yaraladıklarının tespit edildiğini belirtti.
 
Kararda, "Sanıkların birden fazla şahıslarla birlikte ambulans görevlilerine görevlerini yapmamaları için cebir ve tehdit kullandıkları iddia, savunma, tanık beyanı, adli raporlar ve tüm dosyadan anlaşıldığından sanıkların cezalandırılması gerekmiştir" denildi.
 
Mahkeme sanıkları yaptıkları eylem nedeniyle 6 ay hapis cezasına çarptırılmalarına, fakat bu eylemin birden fazla kişi ile işlenmesi nedeniyle cezalarının 2 ay artırılarak 8 ay hapis cezasına çarptırılmalarına karar verdi. Mahkeme 8 aylık hapis cezasını 4 bin 800 TL adli para cezasına çevrilerek sanıklardan tahsil edilmesine hükmetti.
 
Alıntı : medimagazin.com

3 uzmanlık dalında uzmanlık süreleri düşecek mi?

Sağlık Bakanlığı Tıpta Uzmanlık Kurulu Sekretarya Yürütücüsü Uzm. Dr. Engin Uçar, Danıştayın eğitim süreleriyle ilgili yürütmeyi durdurma kararı verdiği branşlar için bir boşluk oluşacağını belirterek, Danıştay kararı kendilerine ulaştıktan sonra Bakan Recep Akdağ’ın vereceği makam onayıyla bir metin hazırlayarak asistanların mağduriyetini önleyeceklerini söyledi.

Uçar, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları, Göğüs Hastalıkları ve Nöroloji uzmanlık dalının eğitim sürelerini 5 yıldan 4 yıla indiren düzenlemelerin yürütmesini durduran Danıştayın kararını değerlendirdi.

Danıştayın yürütmeyi durdurma kararının hukuki anlamının, “Yargı, konuyla ilgili karar verene kadar geçen süre içinde asistanların mağdur olmasını önlemek için, 2009 tarihli Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği’ni mevcut haliyle uygulamayın” demek olduğunu belirten Uçar, bu branşlarda uzmanlık eğitimi süresi konusunda bir boşluk ortaya çıktığını kaydetti.

Dr. Engin Uçar, “Danıştay kararı elimize ulaştıktan sonra bu alanlar için uzmanlık eğitiminin süresi yok hükmünde olacak. Sağlık Bakanlığı, asistanların mağdur olmasını önlemek için Bakan Akdağ’dan bir onay alarak, bu boşluk giderilene kadar nasıl işlem yapılacağıyla ilgili bir metin oluşturacak. Ancak bu metin yönetmelik olmayacak. Yargı kesin kararını verene kadar yönetmelikte değişiklik yapılmayabilir” dedi.

Danıştayın verdiği yürütmeyi durdurma kararının henüz Sağlık Bakanlığına ulaşmadığını, bu nedenle de bu süre içinde bir asistanın kısalmış süreyle mezun olabileceğine dikkat çeken Uçar, şöyle devam etti:

“Öncelikle Danıştay tarafından verilen kararların resmi evrakının Sağlık Bakanlığına ulaşması gerekiyor. Ulaştıktan sonra, makam onayıyla bir metin hazırlanana kadar bu alandaki hiçbir asistan uzmanlık eğitimini ne yeni ne de eski sürelerle bitiremez. İdare, boşluğu doldurmak için bir onay alır. Bu süreç birkaç gün içinde tamamlanır. O makam onayıyla Bakanlık büyük ihtimalle bir önceki mevzuattaki sürelere geri dönülmesini sağlar.

Danıştay, daha önce de Kadın Hastalıkları ve Doğum; Kulak Burun Boğaz, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi ile Kalp ve Damar Cerrahisi branşlarının eğitim süreleri ile ilgili de yürütmeyi durdurma kararı vermişti. Bu branşlarda eğitim süreleri yukarıda tarif edilen yöntem ile alınmış onaya dayanılarak önceki mevzuattaki şekliye yapılmaktadır.”

Alıntı: medimagazin.com

112 çalışanlarına müjde

Sağlık-Sen’in, üyeleri adına Şanlıurfa ve Zonguldak İdare Mahkemelerinde açtığı davalar sonucu her iki mahkeme aynı kararı vererek,  112 Acil Sağlık Hizmetleri Çalışanlarının döner sermaye ek ödemelerini riskli birim katsayısı üzerinden alması gerektiğine hükmetti.

Sağlık Bakanlığı Döner Sermaye Yönetmeliği’ne göre hastanelerin acil servisine entegre 112’lerde çalışan personele, aldığı döner sermayeye ek olarak ortalama 250 TL riskli birim farkı ödeniyor. Hastane bünyesinde olmayan A ve C Tipi 112 Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonlarında çalışan personel ise bu haktan yararlanamıyor.

Sağlık-Sen’in açtığı davada Şanlıurfa İdare Mahkemesi, riskli birim farkından yararlanma koşulu olarak, 112 acil hizmetlerinin kuruma bağlı olması şartını hukuka aykırı buldu. İdarenin, dava açan 112 ambulans şoförünün geriye dönük yasal alacaklarını tazmin etmesine hükmeden Mahkeme kararında,112 ambulans şoförlüğü görevinin risk içeren bir hizmet olduğu bu nedenle döner sermaye ek ödemesini riskli birim katsayısından alması gerektiği görüşüne yer verdi.

Zonguldak İdare Mahkemesi de 112 Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonunda acil tıp teknisyeni olarak çalışan personelin fiilen acil nitelik arz eden hizmet ifa ettiği için riskli birim farkı alması gerektiğine karar verdi.

Sağlık-Sen Genel Başkanı Mahmut Kaçar, çalışanların katkısıyla oluşan döner sermayenin çalışanlara adil dağılımını engelleyen ciddi mevzuat hataları olduğunu vurgulayarak, yargı kararları çerçevesinde Türkiye genelindeki bütün A ve C Tipi 112 istasyonlarındaki çalışanların riskli birim katsayısından yararlanması için Bakanlığın düzenleme yapması gerektiğini söyledi.


Alıntı : medimagazin.com

Danıştay'ın Tamgün Kararı

Danıştay, kamuda çalışan hekimlerin, muayenehane açamayacağına ve özel sağlık kuruluşlarında çalışamayacağına karar verdi.

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Sağlık Bakanlığının internet sitesindeki Tam Gün Yasası ile ilgili basın açıklaması ve üniversite öğretim üyeleri dışında kamuda çalışan tüm doktorların muayenehane açmaları ve özel sağlık kuruluşlarında çalışmalarının mümkün olmadığına ilişkin işleminin yürütmesinin durdurulmasına yapılan itirazı kabul etti.

Buna göre, üniversite öğretim üyeleri dışında kamuda çalışan tüm doktorlar muayenehane açamayacak ve özel sağlık kuruluşlarında çalışamayacak.

Türk Tabipleri Birliği (TTB), Sağlık Bakanlığının internet sitesindeki 16 Temmuz 2010 tarihli “Tam Gün Kanunu ile İlgili Basın Açıklaması” ile 5947 sayılı yasa ve bu yasa hakkındaki Anayasa Mahkemesi kararına göre üniversite öğretim üyeleri dışında kamuda çalışan tüm doktorların muayenehane açmaları ve özel sağlık kuruluşlarında çalışmalarının mümkün olmadığı ve bu uygulamanın 30 Temmuz 2010'dan itibaren başlayacağının duyurulmasına ilişkin işlemin, iptali istemiyle Danıştay'da dava açmıştı.

Danıştay 5. Dairesi adına Danıştay Nöbetçi Dairesi, Sağlık Bakanlığı'nın söz konusu işleminin yürütmesini durdurmuştu. Davalı Sağlık Bakanlığı, bu karar itiraz ederek kararın kaldırılmasını istedi. İtirazı görüşen Danıştay idari Dava Daireleri Kurulu, Sağlık Bakanlığının itirazını kabul etti.

Kurul, üniversite öğretim üyeleri dışında kamuda çalışan tüm doktorların muayenehane açamayacakları ve özel sağlık kuruluşlarında çalışamayacaklarına ilişkin işlemi, hukuka uygun buldu.

Alıntı: medimagazin.com

13 Ocak 2011 Perşembe

2010 Aralık TUS Sonuçları



2010-TUS Sonbahar Dönemi yerleştirme işlemleri tamamlanmıştır. 2745 kontenjanın bulunduğu yerleştirme işlemine 4620 aday başvurmuş, 2678 aday yerleşmiştir.
Yerleştirme sonuçları 13.01.2011 günü saat 14.00’ten itibaren ÖSYM'nin  http://sonuc.osym.gov.tr internet adresinden açıklanacaktır.
Adaylar yerleştirme sonuçlarını belirtilen internet adresinden T.C. Kimlik Numaraları ve şifreleri ile öğrenebileceklerdir. Yerleştirme işlemine ait yerleştirme sonuç belgesi basılmayacak ve adayların adreslerine gönderilmeyecektir.

2010-TUS Sonbahar Dönemi adaylarına duyurulur.

Alıntı : osym.gov.tr

9 Ocak 2011 Pazar

Aile hekimleri artık gece de çalışacak

ŞAŞIRAN OLDU MU? BEN ŞAŞIRMADIM...
 
Aile hekimleri bundan böyle akşam saatlerinde de hastalara bakacak. Saat 17.00’den sonra vatandaşlar hekimine gidip muayene olabilecek.
Türkiye’nin 81 ilinde hayata geçen aile hekimliğinde ‘vatandaşa göre tedavi saatleri’ uygulaması başlıyor. Aile hekimleriyle ilgili mesai kaydırması çalışması yapan Sağlık Bakanlığı bu konuda İl Sağlık Müdürlüklerini yetkilendirdi. Haftalık mesaileri 40 saat olan aile hekimlerinin bu dilimi en verimli şekilde kullanmaları için mesai bölünecek. Vatandaşın en çok gerekli olduğu saatlere göre aile hekimlerine yeni çalışma saatleri tayin edilecek.
Yeni uygulama için münferit birkaç vatandaş başvuru değil, aile hekiminin baktığı mahalleden toplu başvuru gelmesi gerekecek. Örneğin bir mahalledeki 500 vatandaş ‘Akşam 17.00 ile 20.00 arasında hizmet almak istiyoruz’ diye talepte bulunacak. Bu başvuru ilçelerdeki sağlık grup başkanlıklarına veya muhtarlıklar aracıyla il sağlık müdürlüklerine ulaştırılacak. Aile hekimi de vatandaşın bu talebine göre yeni çalışma saatlerini İl Sağlık Müdürlüğü’ne bildirecek. İl Sağlık Müdürlükleri aile hekimin yeni mesai saatlerini onaylayacak ve ilan edecek.
Böylece aile hekimi, baktığı vatandaş grubunun Aile Sağlığı Merkezi’ne en rahat başvurabileceği saatlerde çalışacak. Sabah muayenelere geç başlayıp akşam geç gidebilecek. Her aile hekiminin günde 2 saat esnetme uygulamasına imkan tanıyan yeni çalışma modeliyle köylerde çapa sonrasına muayene ve tedavi koymak isteyen aile hekimi o saatlerde hasta bakabilecek.(Vatan)
 
Alıntı : egedesonsöz.com