26 Nisan 2011 Salı

Doktor hakkını arayacak

Kocaköy’de aile hekimi olarak görev yapan Dr. 27 yaşındaki Bahar Tekin, Pazar günü sağlık ocağında acil doktoru olarak görev yaptığı sırada, yatalak bir hastanın evine gitmediği gerekçesiyle ilçe kaymakamı Muhammed Gürbüz tarafından tartaklandığını öne sürdü. Bugün kaymakam hakkında yasal soruşturma başlatılması için Diyarbakır adliyesine gelen Dr. Tekin, yaşadıklarını şöyle anlattı:

"1.5 yıllık doktorum. Kocaköy İlçesi’nde 1 ay önce aile hekimi olarak göreve başladım. Dün pazar günü sağlık ocağında acilde görevliyken, yatalak bir hasta yakını ocağa gelerek evine gitmemi istedi. Ben de acilde görevli olduğumu, hasta muayenelerinin devam ettiğini söyledim. Ancak buna rağmen hasta yakını, Kaymakamla görüştüğünü ve hastasına bakmak üzere evine gitmem konusunda ısrarcı oldu. Ancak görev yerimi terk edemeyeceğimi, terk etmem halinde suç işleyeceğimi söyledikten sonra adam ocaktan ayrıldı. Bir süre sonra hasta muayenesi bittikten sonra yine de ambulansa talimat verdim, hastaya bakmak üzere evine gitmeye karar verdim. Dışarı çıktığımda ’Kaymakam geliyor’ dediler. Kaymakam, gelir gelmez bana vurmaya başladı ve ’Sen bittin, seni açığa aldım’ diyerek dövmeye devam etti. Hem hakaret etti, hem de darp etti."

Diyarbakır Adliyesi’ne gelerek yaşadığı durumu Cumhuriyet Savcısı’na anlattığını dile getiren Dr. Tekin sözlerini şöyle sürdürdü: "İlçenin mülki idare amiri olduğu için prosedürün uygulanması gerekiyormuş. Şimdi avukatımla konuşacağım. Kaymakam, beni döverken ayaklarımla onun darbelerini engellemeye çalıştığım için, hakkımda kendisini darp ettiğim gerekçesiyle dava açmış. Güya ben bir kadın olarak, iri cüseli erkek bir kaymakamı darp etmişim. Kim inanır buna Allah aşkına. Şimdi avukatımla görüşeceğim ve davamdan asla vazgeçmeyeceğim. Bir kadın olarak, erkek bir amirden hem hakeret yedim, hem dayak yedim. Kadına yönelik şiddetin tartışıldığı bir dönemde yaşadıklarım yüzünden psikolojim bozuldu."

Dr. Tekin daha sonra avukatı aracılığıyla suç duyurusunda bulundu.

KAYMAKAM: ASIL DARP EDİLEN BENİM

Kaymakam Muhammed Gürbüz ise, olayların çarptırıldığını ve asıl kendisinin doktor tarafından darp edildiğini iddia etti. Dr. Bahar Tekin’e fiziki temasta asla bulunmadığını savunan Gürbüz, şöyle dedi:
"Dün saat 13.30’da Hükümet Konağı’na gittim, brifing hazırlayacaktım. Bunun için yazı işleri müdürü Naci Akdamar’ı telefonla arayarak bana yardımcı olmasını istedim. Naci bey, babasının ölmek üzere olduğunu ve üzerinde Kuran’ı Kerim okunduğunu bana ifade ederek, ’Gelmezsem olur mu’ dedi. Ben de bir insan olarak elbette ki kabul ettim. Ve Sağlık Grup Başkanı Mehmet Ataş’ı arayarak, bir doktor ve ambulans göndermesini istedim. Bunu da yazı işleri müdürü Naci beye bildirdim. Doktor gidince Naci beyin gelmesini istemiştim. Tekrar aradım Naci beyi, ancak o bana henüz doktor ve ambulansın gelmediğini söyledi. Tekrar Sağlık Grup Başkanı Ataş’ı aradım. Ancak Ataş, ilçede tek doktorun şu an nöbetçi olduğunu, ilçede başka doktor olmadığını söyledi. Ataş, görevli doktora gitmesini söylemesine rağmen, yok ’ambulans yokmuş da şoför yokmuş da’ bu yüzden gitmediğini aktardı bana. Bunun üzerine ben de sinirlendim. Çünkü ölüm düşeğinde bir insan var. Korumalarımla sağlık ocağına gittim. Doktor hanım merdivenlerde oturuyordu, ambulans da oradaydı, şoförü de. Üzerine yürüdüm ama o beni görünce ayağı kalkıp yere düştü. Yerdeyken bana tekmeyle vurdu. Asıl darp edilen benim. Savcılık evrakları henüz tamamlanmadı. Alınacak ifadeler var. Personele fiziki temasta bulunmadım."

Bu arada Diyarbakır Tabipler Odası yaptığı yazılı açıklamada, Dr. Bahar Tekin’in dayak yemesi ve Şırnak’ın İdil İlçesi’nde bir hekimin tutuklanması ile ilgili yarın geniş kapsamlı bir basın açıklaması yapacaklarını duyurdu.

Alıntı :radikal

19 Nisan 2011 Salı

İzmir'de G(ö)REV başarılı....


Hastaların hastanelere gitmeyerek eylemin 'başarılı' geçmesini sağladığı grev renkli görüntülere sahne olurken, yürüyüş ve açıklamalar yağmur altında yapıldı. Yağmur, 'Birleşe birleşe kazanacağız' sloganın 'Islana ıslana kazanacağız' şeklinde atılmasına yol açarken, 'Hasta başına one minute' yazılı pankart dikkat çekti.


Geçtiğimiz günlerde Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi (DEÜTF) asistanlarının yaptığı grev, 'taleplerin kabülü' ile sona erdirilmesinin ardından Türk Tabipleri Birliği'nin çağrısıyla, sendikaların da destek verdiği 'Beyaz Grev'e İzmir'de bu kez tüm eğitim hastanelerinin asistanlarının geniş katılımı damga vurdu. Grev başarıyla gerçekleştirildi. Binlerce sağlık çalışanı iş bırakıp, hastane bahçelerinde taleplerini dile getirdi. Atatürk Eğitim Hastanesi'nde serbest kürsü kurulup hastalar da görüşlerini dile getirirken, şenlik havası yaşandı. Şarkılar türküler eşliğinde dans edip halay çeken sağlık çalışanları sağlık politikalarını sloganlarla, pankartlarla eleştirip, taleplerini dillendirdi. İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Op. Dr. Ercüment Tarcan, genç sağlıkçıları kutlarken, 'Anlayana grevdeyiz, anlamayıp bakana görevdeyiz' sözleri büyük alkış aldı. Mikrobiyoloji Kliniği asistanları hakkında eyleme katıldıkları için tutanak tutulduğu iddiası eylemcilerin tepkisine yol açtı, sloganların yerini 'yuhalamalar' aldı.


Hastanelerde yapılan basın açıklamalarının ardından en az iki bin sağlık çalışanı, beyaz önlükleri ya da grev önlükleri üzerlerinde olduğu halde, yağmur altında Cumhuriyet Meydanı'nda bir araya geldi. Yağmur yağarken, 'birleşe birleşe kazanacağız' sloganını değiştirip 'Islana ıslana kazanacağız' diyen sağlık çalışanları birkaç yüz metre uzaklıktaki Sağlık müdürlüğü önüne yürüdü. Sağlık Bakanlığı'nın temsilcisi İl Sağlık Müdürlüğü bahçesinde onlarca polisin hazır beklediği eylemci sağlık çalışanları taşıdıkları 'Hasta başına one minute', 'Puanları süper maryo toplasın, biz hekimlik yapalım', 'Kapımız 100 hasta, moralimiz yasta', 'Hekimlerin düşmanı Sağlık Bakanı' yazılı pankartlarla, 'Performansın kölesi olmayacağız' 'Sağlık haktır satılamaz?, 'Çok ses tek yürek, bu bilek bükülmeyecek' şeklindeki sloganlarla çok şey anlattılar.


Grev, 'Herkese sağlık, güvenli gelecek; sağlıkta özelleştirmeye karşı iş güvencesi, gelir güvencesi, can güvencesi, mesleki bağımsızlık, her türlü katkı- katılım paylarının kaldırılması' ana talepleriyle gerçekleştirilirken, İl Sağlık Müdürlüğü önünde İzmir tabip odası Başkanı Prof. Dr. Erdener Özer ve SES İzmir Şube Başkanı Dr. Veli Atanur birer konuşma yaptı. Sağlık çalışanları için taleplerinin yanısıra hastalar adına 'Nitelikli, ücretsiz sağlık hizmeti' istediklerini anlatan Özer, 'Bilinsin ki; Bu ülkenin küresel değil, ulusal bir sağlık politikası olana kadar, Sağlıkta Dönüşüm Programı kalkana kadar, tek yürek olarak g(ö)reve devam edeceğiz' dedi.  Konuşmaların ardından sağlık çalışanları greve devam etmek için görev yaptıkları hastanelere döndü. Sağlık çalışanları yarın da iş bırakacak.
Alıntı:egedesonsöz.com

G(ö)rev notları....

Bartın Devlet Hastanesi’nde izinli olanların dışında diğer doktorlar poliklinik hizmeti verirken, eylem yapılacağı duyumları üzerine hastaların hastaneye gelmedikleri görüldü.

Diğer günlere oranla hasta sayısının düşük ve hastane koridorlarının boş olduğu belirtildi. Bartın Devlet Hastanesi Başhekim Vekili Ergin Can, hastanelerinde eyleme katılımın olmadığını söyledi. 

Tüm polikliniklerin hizmet verdiğini anlatan Can, ''Ancak enteresan bir durum var. Doktorlarımız görevlerinin başında, ama hasta sayımız yok denilecek kadar az. Vatandaşların, basından doktorların eylem yapacağı yönündeki haberleri nedeniyle hastaneye gelmediğini düşünüyoruz. Her zaman çok yoğun olan hastane koridorları bugün bomboş. Bizler, görevimizin başındayız ama öyle zannediyorum ki hastalarımız doktorlara destek için muayene olmaya gelmiyor'' dedi. 

ÜCRETSİZ VE NİTELİKLİ SAĞLIK HİZMETİ

Karabük'te sağlık çalışanları, Tam Gün Yasası'nı, performansa dayalı ücret uygulamasını protesto etmek ve özlük haklarının korunması amacıyla iş bırakma eylemi başlattı. Şirinevler Devlet Hastanesi önünde toplanan yaklaşık 100 kişilik grup, alkışlı protesto da bulundu.

Grup adına açıklama yapan Doktor Rıdvan Üney, vatandaşların katkı ve katılım payı ödemeden erişebilecekleri ''Eşit, Ücretsiz, Nitelikli Sağlık Hizmeti'' sunmak istediklerini anlatan Üney, şöyle dedi:
''Biz sağlık çalışanları olarak halkın sağlık hakkını ve taleplerimizi daha güçlü haykırmak, ısrarlı takipçisi olmak için bir araya geldik. Biz, artık iş ve gelir güvenceli çalışalım istiyoruz. İlgili bakanlık ve Sosyal Güvenlik Kurumunun günübirlik uygulamaları ve istekleri nedeniyle hastalarla karşı karşıya kalmayalım. Sağlıklı sistem için önce bu hizmeti sunan çalışanların bedensel ve ruhsal sağlığını koruyalım.''

İŞ GÜVENCESİ, SAĞLIKLI VE GÜVENLİ ÇALIŞMA ORTAMI

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Tıp Fakültesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi'nin Polikliniklerinin önünde, Aydın Tabip Odası ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri (SES) Aydın Şubesi tarafından eylem düzenlendi. ADÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyeleri ve eski ADÜ Rektörü Prof. Dr. Şükrü Boylu'nun da destek verdiği eylemde, slogan atılmazken, alkış tutuldu. Aydın Tabip Odası Başkanı Dr. Eralp Atay, burada yaptığı basın açıklamasında, sağlık hizmetinin bir ekip işi olduğunu belirterek, her bir sağlık çalışanının, nitelikli sağlık hizmeti üretimi için çok değerli olduğunu belirtti. Sağlık içindeki her alanın kendisine özgü farklı sorunları ve sıkıntıları olmakla birlikte, ortak sorunlarının da olduğunu vurgulayan Atay, şöyle konuştu: 

''Bugün görevdeyiz. Çünkü çok insani ve ahlaki gerekçelerimiz var. Dahası taleplerimiz bütünüyle karşılanabilir ve gerçekçi taleplerdir. Mesleğimizi etik ilkelerin gösterdiği çerçevede, kanıta dayalı bilimin bilgisi ve tecrübesi ışığında, sadece ve sadece insanların yararını gözeterek, özgürce uygulamak istediğimiz için görevdeyiz. Katkı payı adı altında hastaların ceplerinde para çıkmamasını istediğimiz için görevdeyiz. Bu ülkede başta sağlık çalışanları olmak üzere tüm çalışanlara iş, güvenceli gelir, sağlıklı ve güvenli çalışma ortamları istediğimiz için görevdeyiz. ''

POLİTİK MANİPÜLASYONLARA ALET ETMEYİN

Adana'da sağlık çalışanları, Tam Gün Yasası'nı, performansa dayalı ücret uygulamasını protesto etmek ve özlük haklarının korunması amacıyla iş bırakma eylemi başlattı. Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi polikliniklerinde toplanan grup, basın açıklamasının ardından araçlarla Dr. Aşkım Tüfekçi Devlet Hastanesi önüne geldi. Burada da bir süre bekleyen grup, havanın yağışlı olmasına rağmen ellerinde pankart ve dövizlerle sloganlar atarak Uğur Mumcu Meydanı'na kadar yürüdü.

Adana-Osmaniye Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Cem Kaan Parsak, burada grup adına yaptığı açıklamada, sağlık çalışanları olarak artık huzur istediklerini söyledi. Anlık politik manipülasyonlara alet edilmeksizin geleceklerini programlayabilmek istediklerini ifade eden Parsak, şunları kaydetti:

''Giderek kötüleşen çalışma koşulları, güvencesiz çalışma biçimlerine zorlanmamız, yapılan yasa ve yönetmeliklerdeki belirsizlik ve hukuksal karşılıklar, durumu daha da karıştıracak olan yasa tasarıları bizleri 19-20 Nisan tarihlerinde sesimizi duyurabilmek için grev yapmaya itti. Meslektaşımız olan üst düzey siyasetçiler söylemlerinde halk ile hekimleri ayrı iki taraf ilan ederek 'ben halkımın yanındayım' mesajı vermektedir. Ancak unutulan nokta şunlardır: Biz sağlık personeli her zaman halkın yanında, onlarla iç içe olduk. Bunu yaparken oy değil, ettiğimiz yemin vardı ilham noktamızda. Türkiye'de yaşayan herkesle ortak, insanca yaşamak istiyoruz. Popülist politikalarla parasal ilişkiler kurulmuş bir sağlık sistemi değil, topluma adanmış mesleklerin onurlu üyeleri olarak mesleğimizi gelecek kaygısı olmadan yapmak istiyoruz.''

ÇALIŞMA BARIŞI BOZULDU

Uşak Tabip Odası Başkanı Dr. Tarkan Amuk ''Hekimlerin çalışma hakkı ve özgürlüğünü ihlal eden düzenlemeler kaldırılmalı'' dedi.

Amuk ve beraberindeki bir grup hekim, Uşak Devlet Hastanesi Bahçesi'nde ''Tam Gün Yasası ve Performansa Dayalı Ücret Uygulamasını'' protesto etmek amacıyla basın açıklaması yaptı. Hekimlerin çalışma haklarının her geçen gün kötüleştiğini, ''Tam Gün Yasası''ile yapılan düzenlemelerin hekimlerin sağlıkta çalışma barışını bozduğunu belirten Amuk, Türk Tabipler Birliği'nin hekimler adına hükümetten talep etiği 15 başlığın bir an önce yerine getirilmesi gerektiğini söyledi. Hekimlerin taleplerinin yerine getirilmemesinin sağlık alanında yeni sorunlara neden olacağını savunan Amuk, şunları kaydetti:

''Taleplerimizin hükümet tarafından yerine getirilmesi için hekimlerimiz 2 gün süreyle iş bırakıyor. Doktorlar 19 ve 20 Nisan'da çalışmayacak. Hekimlerin çalışma hakkı ve özgürlüğünü ihlal eden düzenlemeler kaldırılmalı. Tam gün çalışma konusunda Türk Tabipler Birliği'nin önerdiği düzenleme yapılana dek, 5947 sayılı Tam Günü Yasasıyla ilgili Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı doğrultusunda hareket edilmeli. Hekimlere insanca yaşayabilecekleri bir çalışma ortamı sunulmalı. Ayrıca sağlığı ticarileştiren, sağlık hizmetlerini metalaştıran ve sağlık hizmetinin önündeki engel olan bütün katkı ve katılım payları gibi ilave ücretler kaldırılmalı.''

'SÖZLEŞMELİ KÖLE OLMAK İSTEMİYORUZ'

Denizli'de Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Hastanesi Acil Servis önünde toplanan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Denizli üyelerinin iş bırakma eylemine, Tabip Odası, İnşaat Mühendisleri Odası, Ziraat Mühendisleri Odası ve Türk-İş üyeleri, PAÜ Tıp Fakültesi'nden bazı öğrenciler ile bazı hasta ve hasta yakınları destek verdi.

PAÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Servis dışındaki birimler ile Tıp Fakültesi öğrencilerinin katıldığı eylemde, sağlık çalışanları uzun süre halay çekti. Hastaların hastane pencerelerinden izlediği eylemde açılan dövizlerle çalışma şartları protesto edildi.

Denizli Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Örgütlenme Sekreteri Dr. Sefa Gez, yaptığı basın açıklamasında, mesleki bağımsızlık istediklerini belirterek, şunları kaydetti:

''Tanı ve tedavimizi kısıtlayan sosyal güvence kurumunu istemiyoruz. Yanlış teşhis koymamak için uzun saatler boyu çalışmamak istiyoruz. Haftada 56 saatten fazla çalışmak istemiyoruz. Performans sisteminin kaldırılmasını istiyoruz. Hastane anonim şirketine gelen hastayı muayene ve tedavi eden sözleşmeli köle olmak istemiyoruz.''

 ANKARA'DA DURUM

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Konferans Merkezi önünde bir araya gelen sağlık çalışanları, ellerinde ''Yerli, yabancı yok, biz de hekimiz'', ''Performans hasta eder'', ''Uykusuz doktor ölüm demektir'', ''Puanları Mario toplasın'', ''Çok ses, tek yürek, bu bilek bükülmeyecek'' yazılı dövizler taşıdı ve ''Dikkat sağlık tehlikede'', ''Bu iş yerinde grev var '' yazılı pankart açtılar. 
 
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi önünde, hastanede görev yapan asistanlar, öğretim üyeleri ve diğer sağlık çalışanlarıyla tıp fakültesi öğrencilerinin yanı sıra Ankara Tabip Odası yöneticileri, SES üyeleri ve Başkent Hastanesi, Ankara Hastanesi, Dışkapı Yıldırım Beyazıt Hastanesi olmak üzere bazı hastanelerden de katılımcıların olduğu bildirildi. 

''TÜM BUNLARA İTİRAZ EDİYORUZ''

Ankara Tabip Odası Başkanı Bayazıt İlhan, yaptığı konuşmada ''Sağlık Bakanlığının halkın yüzde 70'inin verilen sağlık hizmetinden memnun olduğu'' yönünde açıklama yaptığını belirterek, ''Ankara Tabip Odası'nın araştırmasına göre ise hekimlerin yüzde 73'ü vatandaşa nitelikli sağlık hizmeti veremediğini düşünüyor'' dedi.
Bu iki oranın birbiriyle çelişkili olduğunu belirten İlhan, katılımcılara ''Performans sistemini kabul edecek miyiz, daha çok hasta bakarak mı para kazanmaya çalışacağız, daha çok ameliyat yaparak mı para kazancağız' diye sordu. Katılımcıların ''Hayır'' cevabı üzerine İlhan, emekliliğe yansıyacak bir ücret almak istediklerini, özlük haklarının korunmasını, şiddetten arınmış ortamlarda çalışmayı arzu ettiklerini belirtti. İlhan, ''hekimlerin yüzde 80'inin geleceğinden umutsuz olduğunu'' ifade ederek şunları kaydetti: 

''Hemşirelerin ve taşeron şirketlerde çalışanların durumunu sizler takip edin, sağlıkta kötü şeyler oluyor. Türkiye'de 78 tane tıp fakültesi olmuş, bunların birçoğunda kütüphane, temel bilimler, patoloi, fizyoloji ve anatomi laboratuarı yok. Böyle tıp fakültesi olur mu? Buradan nitelikli hekim yetişir mi? Bu tıp fakülteler bir an önce kapatılmalı ya da öğrenci almayı bırakmalıdır. 2023 programında Türkiye'de hekim sayısı iki katına çıkarılmak isteniyor ama niteliğinden bahsedilmiyor. Birbiri ardına açılan eğitim hastanelerinde hiç ameliyat yapmadan cerrah yetişiyor. Eğitim araştırma hastaneleri 'jet profesörlerin' cirit attığı yerler haline geldi. İnsanlar bir günde profesör oluyor. Böyle profesörlük olur mu? Buna itiraz ediyoruz. Geçen hafta da Ankara İl Sağlık Müdürü yine aynı yöntemle yardımcı doçent oldu. Şimdi de 'jet yardımcı doçentlik' çıktı. Tüm bunlara itiraz ediyoruz ve kabul etmiyoruz.'' 

Üniversite hastanesinde görev yapan öğretim görevlileri de eyleme destek konuşması yaptılar. Asistan hekimler adına konuşan Melike Koşarsoy, ''Sağlıkta Dönüşüm Programı'' adı altında gerçekleştirilen uygulamaların, halk sağlığını ''tehdit ettiğini'' öne sürerek, performansa dayalı ücretlendirmeyle ''hastaya nasıl bakılacağından ziyade kaç hastaya bakıldığının'' dikkate alındığını savundu. 

SES: HASTALARA MÜŞTERİ GÖZÜYLE BAKILIYOR

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri (SES) Hacettepe iş yeri temsilciliği adına açıklama yapan Tülay Erdoğan da ''Sağlık, insan hakkı olmaktan çıkarılmış, üzerinden kar edilecek bir meta haline getirilmiş. Bu programla katkı katılım payları, ilave ödeme, ek ödeme gibi ücretlendirmelerle iktidarın eli, halkın cebinden çıkmamaktadır'' iddiasında bulundu. Sağlıkta Dönüşüm Programı ile çalışma barışının bozulduğunu öne süren Erdoğan şöyle devam etti: 

''Çalışanlar birbirine rakip haline getirilmiş, hastalara müşteri gözüyle bakılmaya başlanmıştır. Tüm dünyada vazgeçilen performans uygulamasının, kamu sağlık kurumlarında uygulanmasında ısrar edilmektedir. Sağlık çalışanlarının sağlığı, çalışma koşulları ve ücreti esnekleştirilmekte ve kuralsızlaştırılmaktadır.''
Bu arada eylem yapılan alanın karşısındaki duvara asılan ''19-20 Nisan'da grevdeyiz'' yazılı pankartın çıkarılmaya çalışılmasına katılımcılar tepki gösterdi ve pankartı elleriyle tutarak, indirilmesine izin vermedi.
Hacettepe Hastanesi'nde bir araya gelen sağlık çalışanları, diğer hastanelerdeki çalışanlarla buluşmak üzere Numune Hastanesi'ne doğru yürüyüşe geçti. 

Öte yandan Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde eyleme katılımın yoğun, Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde ise az olduğu öğrenildi.

Alıntı: ntvmsnbc.com

18 Nisan 2011 Pazartesi

Yarın G(ö)REV var...

TÜRK Tabipleri Birliği ve Ankara Tabip Odası’nın birlikte düzenlediği basın toplantısında 19-20 Nisan günlerinde sağlık çalışanlarının greve gideceği belirtildi. Aile hekimliği uygulamasının başladığı günden bu yana, sağlık ocağı çalışanlarının huzursuz olduğu belirtilen açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:

“4 Ocak’ta Ankara’da yakılan ateş tüm Türkiye’ye, tüm sağlık çalışanlarına yayıldı. 4 Ocak’tan beri sağlık çalışanları toplantılarda, sokaklarda, mitingte, grevde. Sağlık çalışanlarının yarınını göremediği bir dönemden geçiyoruz.
Türkiye’de işlerin en iyi gittiği alan olduğu sağlık alanı kırmızı alarm veriyor. Bakanlık bu beyaz çığlığı görmezden gelmeye, bastırmaya ve topluma duyurmamaya çalışıyor. Ama buna olanak yok. Sağlıkçılar yedi gün 24 saat bu halkla beraberler. Yıllardır susturulan sağlıkçılar bugün hep birlikte ayağa kalktılar.

Öte yandan Bakanlık da boş durmuyor. Baskıyı artırıyorlar korku duvarını yükseltmeye çalışıyorlar. Hastanelerde şeflere, başhekimlere yazılar gidiyor. Ama biz sağlık çalışanları yüreğimizi ortaya koyduk. Baskının, zorbalığın karşısına yüreklerimizi koyuyoruz. 19-20 Nisan’da her nerde sağlık çalışanı varsa... Orada greve gidiyoruz.

Yanlıştan dön çağrısı

Bizler, tıp fakültelerinin ve üniversitelerin bağımsızlığını geliştirmeye, tıp eğitiminin niteliğini yükseltmeye, fakültelerimizi her türlü yıkıcı saldırıdan korumaya kararlıyız.

İşte bu nedenlerle Hükümet’i, YÖK’ü, Sağlık Bakanlığı’nı bir kez daha uyarıyor ve yapılan yanlışlardan bir an evvel dönmeye çağırıyoruz. Biz kimsenin “maraba”sı değiliz. Biz kimsenin “köle”si değiliz. “Kapıkulu” hiç değiliz. Hakkımız olanı istemeyi de biliriz, nasıl isteyeceğimizi de. 19-20 Nisan’da kamuda, özelde, muayenehanede, üniversitede, işyerinde her nerede hekim varsa, sağlık çalışanı varsa orada, grevdeyiz.”

ATO’dan çarpıcı anket

ANKARA Tabip Odası, başkentte 14 sağlık kuruluşunda, aile hekimleri, özel hastaneler, eğitim araştırma hastaneleri ve tıp fakültelerinde çalışan hekimlere yönelik bir anket düzenledi. 288 hekimin katıldığı ankette çarpıcı sonuçlar ortaya kondu. Hekimlerin yüzde 83’ü aldığı ücretten memnun olmadığını belirtirken, yüzde 62’si de çalışma saatlerinden şikayetçi oldu. Ankete katılanların yüzde 88’i “Geleceğe umutla bakamıyorum” derken, yüzde 83’ü ise halkın yeterli ve nitelikli sağlık hizmeti alamadığını düşünüyor.

Alıntı: hürriyet

Akdağ'a göre Tamgün sorunu birkaç aya çözülecek

Sağlık Bakanı Recep Akdağ gündemi ısıtan tartışmalı konulara imzasını attı. Tam Gün Yasa Tasarısı iptal edilirken dikkatleri üzerine çekti, "obez değil şişko" diyerek önemli bir polemik konusu başlattı. Kendisi ile geçtiğimiz hafta İstanbul'da buluştuk. Tam da seçim listelerinin açıklanacağı saatlerdi ama onda en ufak bir heyecan yoktu. En hararetli konuları en sakin ses tonu ile yanıtladı: Bir ara İstanbul'da yaşayan annesini aradı elini öpmek istediğini söyledi. Akşam yemeği için "kalorisiz olsun anne" dedi. iPhone'unu tüm tartışmalara karşın kulaklıksız kullanması dikkatimi çekti. Sonra sorularımı yanıtladı:

 Tam Gün Yasa Tasarısı'nın iptaline şaşırdınız mı, bu kararı bekliyor muydunuz? 

 
Şaşırmadım. Kamuda çalışan doktorların özel hastanede çalışma iznini iptal etti. Bir tek muayenehaneler kaldı. Bunun da birkaç ay içinde çözümleneceğini düşünüyorum. Üniversite hastanelerinin içine taşınmış muayenehaneler, özel muayenehaneler, özel ameliyatlar bitti. Üniversite hastanesine gittiğiniz zaman orada kadrolu çalışan bir öğretim üyesinin sağlık hizmetinden yararlanmak için artık para ödemiyorsunuz. Millet bir daha geriye dönüş yapmaz. İhtiyacı olan bir vatandaşın, bir garibanın, karnındaki çocuk için her ay 300-500 lira muayenehaneye para vermesini vicdanınız kaldırır mı? Kamuda çalışan ve hasta muayene eden 41 bin uzmandan bin 800'ünün muayenehanesi var. Ama bunlar etkin insanlar olduğu için kıyameti koparıyorlar.

 Sizin muayenehaneniz varmış bugün 'keşke açmasaydım' diyebiliyor musunuz?
Burada yanlış anlaşılmasın ben muayenehane hekimlerini suçlu ilan etmiyorum. Kamuda çalışmayı tercih etmeyenler tabii ki muayenehanelerini açabilirler. O dönemde benim kendime ait şartlarım da vardı. 28 Şubat dönemiydi ve fişlenmiş doktorlarından, öğretim üyelerinden biriydim. Geleceğimin ne olduğunu bile bilemiyordum. Şükürler olsun bunlar bitti. Hekimlerin artık belli bir kazançları var, üstüne performans kazançları var.

PROFESÖR 12 BİN LİRA KAZANIYOR 

 
 Sizin getirdiğiniz sistemle bir profesör ne kadar kazanacak? 

 
Kayseri, Erciyes, Gaziantep, Çukurova gibi köklü üniversite hastanelerinde bu performans sistemi tıkır tıkır işliyor. Kimsenin de bir şikayeti yok. Hasta muayene etmeyen bir profesör 4 bin TL kazanıyor. Ancak çalışırsa ve hastalarına destek verirse o zaman ortalama kazancı 12 bin TL'ye çıkıyor. Aralarında 17 bin TL kazanan da var.

 Tekrar doktorluğa dönseniz muayenehane açar mısınız? 

 
Muayenehane açarak çalışamam. Devlet hastanesinde ya da özel hastanede çalışırım o anki şartlara bağlı.

HEKİMLİĞİ ÖZLEMEDİM 

 
 Doktorluğu özlüyor musunuz?
Doğrusu hekimliği çok özlemedim. Ben hekimliği hep insana hizmet aracı olarak gördüm. Doktorken birkaç yüz kanserli çocuğa hizmet edebiliyordum şimdi yılda 1 milyon 300 bin çocuğu koruma imkanım var. Bu yaptığım iş toplum hekimliği gibi bir şey...


Alıntı: sabah

Asistan hekimlerin sorunlarına ilk yanıt geldi

Asistan hekimlerin bir süredir dile getirdikleri, fazla nöbet ve aşırı iş yükü gibi sorunları artık yaşamamaları için Sağlık Bakanlığı tarafından düzenlemeye gidildi.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, uzmanlık öğrencilerinin (asistanlar) eğitim ve çalışmalarıyla ilgili bir genelge yayımladı.

Akdağ, eğitim ve araştırma hastanelerinde sağlık hizmetlerinin uzmanlık eğitimleri ile birlikte yürütüldüğünü, sağlık hizmetinin vazgeçilmez unsuru olan asistanların tuttukları nöbetlerin, eğitimlerine önemli katkı sağladığını vurguladığı genelgesinde, ''Ancak, zaman zaman asistanlara blok olarak, günaşırı ya da fazla sayıda nöbet tutturulduğu görülmektedir. Bu kabil uygulamalar hasta ve çalışan güvenliği açısından kabul edilemez'' ifadelerini kullandı.

Asistanların eğitimleri için, ilgili eğitim kurumunun bütün kaynaklarının en iyi şekilde kullanılmasının önemine işaret eden Akdağ, sağlık hizmetlerine önemli katkı sağlayan asistanların eğitimlerinin daha etkili ve verimli yürütülebilmesinin sağlanması, hasta ve çalışan güvenliğinin korunması amacıyla şu hususlara uyulmasını istedi:

''-Asistanlara blok şeklinde veya günaşırı nöbet tutturulmayacak, nöbet programları, hasta ve çalışan güvenliğini sağlayacak şekilde düzenlenecek.

-Tutulan nöbet karşılığında izin kullandırılamazsa nöbet ücretleri en geç müteakip ayın 15'ine kadar ödenecek.

-Eğitim ve araştırma hastanelerinin döner sermaye bütçelerine, asistanlarla ilgili olanlar da dahil olmak üzere eğitim ve araştırma-geliştirme giderlerinin karşılanması için yeteri kadar ödenek konarak, her türlü eğitim giderinin 2004/97 ve 2008/16 sıra nolu genelgeler doğrultusunda döner sermaye kaynaklarından ödenmesine devam edilecek.

-Personelin eğitimine ve mesleki gelişimine katkı sağlayacak her türlü eğitim araç-gereçleri (kitap, bilimsel içerikli yayın gibi) döner sermaye kaynaklarından temin edilecek ve personelin mesleki eğitim ve bilimsel etkinliklere katılımları sağlanacak.

-Halihazırda eğitim ve araştırma hastanelerinde ücretsiz olarak sağlanan bilimsel yayınlara elektronik erişim imkanları ile ilgili -varsa- aksaklılar giderilecek ve tüm sağlık çalışanlarıyla birlikte özellikle asistanlara, elektronik ortamda veya basılı bilimsel yayın, kitap ve kongre desteği sağlanacak.

-Bakanlık kurumları, ihtiyaç duyduklarında, araştırma ve geliştirme hizmetlerini, 2010/58 ve 2010/82 sıra numaralı genelgeler çerçevesinde yapılacak protokollerle kamu üniversitelerinden temin etmeye devam edecek ve bu hizmetlerin karşılığını döner sermayeden ödeyecek.

-Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliğinin 20'nci maddesi çerçevesinde, eğitim hastanelerinde teşkil edilen Hastane Konseylerinde, asistanların bilimsel faaliyetleri ve hasta teşhis ve tedavisi ile ilgili hususlarda çalışmalar yapmak üzere komiteler oluşturulacak ve bunların aktif olarak çalışmaları sağlanacak.

-Asistanlar, uzmanlık bilgi ve becerisi gerektiren iş ve işlemleri klinik şefi, klinik şef yardımcısı, başasistan veya uzman tabiplerin gözetiminde ve nezaretinde yapmaktadır. Bundan dolayı bu işlemlerin kayıtlarının nezaret eden ilgili uzmanlar adına yapılması gerekir. Ancak uzmanlık bilgi ve becerisi gerektirmeyen ve genel olarak tabiplerin ve bu kapsamda asistanların yaptıkları iş ve işlemlerin başka kişiler adına kayıtlara geçirilmesi haksızlık ve adaletsizliğe yol açacağından kabul edilemez. Bu sebeple, uzmanlık bilgi ve becerisi gerektirmeyen ve asistanların bağımsız olarak yaptıkları iş ve işlemler, ilgili uzman veya eğitim personeli adına kaydedilmeyecek ve bu iş ve işlemlerin puanları klinik hizmet puan ortalaması ve hastane hizmet ortalaması hesabına dahil edilecek.

-Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitim Yönetmeliği'nin 25'inci maddesinin 3'üncü fıkrasının (e) bendindeki 'Uzmanlık öğrencileri verilen eğitimi ve eğitim sorumlularını yıllık olarak nitelik ve nicelik açısından değerlendirir ve uzmanlık eğitimi takip sistemine kaydeder. Bu değerlendirme, eğitimin niteliğini ve eğitim sorumlularının bilgi, beceri ve davranışlarını kapsar. Kurum amirleri, bu değerlendirmelerin akademik kurulda görüşülmesini sağlar' hükmü, 'uzmanlık eğitimi takip sistemi'nin devreye girmesinden itibaren titizlikle uygulanacak.''




Sayı     : B.10.0.SEG.0.65.00.04
Konu   : Uzmanlık öğrencilerinin (Asistanlar) eğitim ve çalışmaları
15.04.2011


DOSYA
GENELGE
2011/…..

          
Bilindiği üzere eğitim ve araştırma hastanelerinde sağlık hizmetleri uzmanlık eğitimleri ile birlikte yürütülmektedir. Sağlık hizmetinin vazgeçilmez unsuru olan uzmanlık öğrencilerinin (asistanların) tuttukları nöbetler, eğitimlerine önemli katkı sağlamaktadır. Ancak, zaman zaman asistanlara blok olarak, günaşırı ya da fazla sayıda nöbet tutturulduğu görülmektedir. Bu kabil uygulamalar hasta ve çalışan güvenliği açısından kabul edilemez. Öte yandan asistanların eğitimleri için, ilgili eğitim kurumunun bütün kaynaklarının en iyi şekilde kullanılması önemlidir. Sağlık hizmetlerine önemli katkı sağlayan asistanların eğitimlerinin daha etkili ve verimli yürütülebilmesinin sağlanması, hasta ve çalışan güvenliğinin korunması amacıyla aşağıdaki hususlara riayet edilmesi gerekmektedir.
1)      Asistanlara blok şeklinde veya günaşırı nöbet tutturulmayacak, nöbet programları, hasta ve çalışan güvenliğini sağlayacak şekilde düzenlenecektir.
2)      Tutulan nöbet karşılığında izin kullandırılamayan hallerde, nöbet ücretleri en geç müteakip ayın 15 ine kadar ödenecektir.
3)      Eğitim ve araştırma hastanelerinin döner sermaye bütçelerine, asistanlarla ilgili olanlar da dahil olmak üzere eğitim ve araştırma-geliştirme giderlerinin karşılanması için yeteri kadar ödenek konarak, her türlü eğitim giderinin 2004/97 ve 2008/16 sıra nolu genelgeler doğrultusunda döner sermaye kaynaklarından ödenmesine devam edilecektir.
4)      Personelin eğitimine ve mesleki gelişimine katkı sağlayacak her türlü eğitim araç-gereçleri (kitap, bilimsel içerikli yayın vb.) döner sermaye kaynaklarından temin edilecek ve personelin mesleki eğitim ve bilimsel etkinliklere katılımları sağlanacaktır. Hâlihazırda eğitim ve araştırma hastanelerimizde ücretsiz olarak sağlanmakta olan bilimsel yayınlara elektronik erişim imkânları ile ilgili -varsa-  aksaklılar giderilecek ve tüm sağlık çalışanlarıyla birlikte özellikle asistanlara, elektronik ortamda veya basılı bilimsel yayın, kitap ve kongre desteği sağlanacaktır.
5)      Bakanlığımız kurumları, ihtiyaç duyduklarında, araştırma ve geliştirme hizmetlerini, 2010/58 ve 2010/82 sıra numaralı genelgeler çerçevesinde yapılacak protokollerle kamu üniversitelerinden temin etmeye devam edecekler ve bu hizmetlerin karşılığını döner sermayeden ödeyeceklerdir.
6)      Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliğinin 20 nci maddesi çerçevesinde, eğitim hastanelerinde teşkil olunan Hastane Konseylerinde, asistanların bilimsel faaliyetleri ve hasta teşhis ve tedavisi ile ilgili hususlarda çalışmalar yapmak üzere komiteler oluşturulacak ve bunların aktif olarak çalışmaları sağlanacaktır.



7)      Asistanlar, uzmanlık bilgi ve becerisi gerektiren iş ve işlemleri klinik şefi, klinik şef yardımcısı, başasistan veya uzman tabiplerin gözetiminde ve nezaretinde yapmaktadırlar; bundan dolayı bu işlemlerin kayıtlarının nezaret eden ilgili uzmanlar adına yapılması gerekmektedir. Ancak uzmanlık bilgi ve becerisi gerektirmeyen ve genel olarak tabiplerin ve bu kapsamda asistanların yaptıkları iş ve işlemlerin başka kişiler adına kayıtlara geçirilmesi haksızlık ve adaletsizliğe yol açacağından kabul edilemez. Bu sebeple, uzmanlık bilgi ve becerisi gerektirmeyen ve asistanların bağımsız olarak yaptıkları iş ve işlemler, ilgili uzman veya eğitim personeli adına kaydedilmeyecek ve bu iş ve işlemlerin puanları klinik hizmet puan ortalaması ve hastane hizmet ortalaması hesabına dâhil edilecektir.
8)      Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitim Yönetmeliği’nin 25 inci maddesinin 3 üncü fıkrasının (e) bendindeki “Uzmanlık öğrencileri verilen eğitimi ve eğitim sorumlularını yıllık olarak nitelik ve nicelik açısından değerlendirir ve uzmanlık eğitimi takip sistemine kaydeder. Bu değerlendirme, eğitimin niteliğini ve eğitim sorumlularının bilgi, beceri ve davranışlarını kapsar. Kurum amirleri, bu değerlendirmelerin akademik kurulda görüşülmesini sağlar.” hükmünün, “uzmanlık eğitimi takip sistemi”nin devreye girmesinden itibaren titizlikle uygulanması temin edilecektir.
Bilgilerini ve konunun hassasiyetle takip edilerek gereğini önemle rica ederim.

Prof. Dr. Recep AKDAĞ
Bakan



Alıntı:medimagazin.com