Çocuklarınıza
asla söylememeniz gereken 10 şey. Oldukça iddialı acaba ne anlatıyorlar
diye başladım okumaya. Bir baktım, anne baba olarak neler söylüyoruz,
listedeki kaç tanesi ağzımıza yapışmış? diye sayıyorum.
1. "Aferin!"
Araştırmalara
göre çocuğumuz bir şey başardığında bizim her seferinde söylediğimiz
¨İyi iş çıkardın¨, ¨Aferin benim kızıma¨, ¨Aslansın¨ gibi ifadeler bir
süre sonra çocuğa motivasyon olmaktan çok onaylanma ihtiyacına sebep
oluyormuş. Aklıma Aletha Solter'ın
kitabında okuduklarım geldi. Çocuğa ¨Bravo, harika¨ demek yerine
başardığı şeyin ne olduğunu anlatmak gerektiğini yazmıştı. Çocuğun
zekasına, yeteneğine övgü değil geçtiği yolları, kullandığı yöntemin
fark ettirmek gib. Örneğin, ¨Anne bak ne yaptım?¨ diye karşımıza
geldiğinde ağzımızdan otomatik olarak ¨Aferin¨ çıkıyor değil mi? En
azından benim öyle. Peki ne yapacağız? Ne kadar çok renk kullanmışsın,
diye cevap vermek güzel bir örnek. Yine de içimize işlemiş, bir aferin
almak hoşumuza gidiyor. Övgü bağımlılık yaratır dedikleri bu sanırım.
Oysa çocuğumuzun bağımsız, kendine güvenen bir yetişkin olmasını
istiyoruz hepimiz.
2. "Ne kadar çok tekrar edersen o kadar mükemmel olur."
Bir
işi daha iyi yapabilmek için tekrar gerekir burası doğru ama ağzımızdan
çıkan kelimelere dikkat etmek zorundayız. Mükemmelliğe atıfta bulunmak
çocukta başarı hırsı, baskısı, stresi oluşturabilirmiş. Üstelik bu ifade
çocuğa ¨Eğer hata yaparsan yeteri kadar çalışmamışsın¨ mesajı gönderir
diyor '101 Ways to Be a Terrific Sports Parent' yazarı Dr.Joel
Fish. Ne kadar çalışırsam çalışayım en iyisi olamıyorum, benim neyim
var? sorularıyla kendisiyle çelişip boşuna sıkıntıya girermiş çocuk.
Onun yerine neyi başardığını göstererek daha fazla çalışması için
yüreklendirmeliymişiz.
3. "Yok bir şey, iyisin."
Bir
şekilde düşüp bacağını inciten ve ağlayan çocuğumuza kendini kötü
hissetmesin diye ¨yok bir şeyin, bak iyisin¨ diyor musunuz? Ben diyorum.
Sanki böyle söylersem daha çabuk toparlar diye düşünüp söylüyorum hele
ki aslında o kadar da acımadığına eminsem. Çocuk için tahmin edilenden
daha kötü bir mesaj veriyormuşum. İyi olmadığı için ağlayan çocuğa, ¨sen
bilmiyorsun ben biliyorum canın acımıyor¨ diyormuşum. Oysa bizim anne
baba olarak yapmamız gereken hislerini anlamak ve hisleriyle baş etmesi
için yardımcı olmak. Böyle zamanlarda onu kocaman kucaklamak ve ¨bayağı
yüksek bir yerden düşmüşsün acıması çok doğal¨ demek yeterliymiş çocuğun
iyi hissetmesi için.
4. "Çabuk ol!"
Okula
gitmek için hazırlanan, kahvaltısını bitirmeye çalışan çocuğa ¨Çabuk,
geç kalacaksın¨ diyerek onu zorlamak strese sebep oluyormuş. Gereksiz
bir yarışa sokuyormuşuz. Bunun yerine sesimizi yumuşatıp ¨Haydi çabuk
olalım¨ dersek aynı takımda olduğumuz mesajını verirmişiz ¨Baby Minds¨ yazarlarından Dr. Linda Acredolo'ya göre.
Her
sabah kahvaltıyı bitirmesi için kaç kere ¨Çabuk Ol'¨, ¨Geç kalıyorsun¨,
¨Geç kalacaksın¨ ¨Geç kaldın¨, ¨Bravo, yeme o zaman¨, ¨İyi tamam geç
kal¨ dediğimi bilmiyorum. Doğru yaptığım hiçbir şey yokmuş bu maddeye
göre. Bir de böyle sakince demeyi deniyeyim, hiç aklıma gelmememişti.
5. "Diyetteyim"
Ben
hep diyetteyim. Gerçi bu aralar o kelimeyi kullanmıyorum. ¨Şekersiz
besleniyorum¨ diyorum, tartıya çıkmıyorum. Ama eğer çocuğunuz her gün
tartıya çıktığınızı görüyor ve şişmanlık hakkında konuştuğunuza şahit
oluyorsa ¨sağlıksız görüntü¨ fikri oluşabilirmiş kafasında. Diyetlerden
konuşmak yerine ¨Bunları yiyorum çünkü kendimi daha iyi, daha sağlıklı
hissetmeme sebep oluyor¨ demek iyi olurmuş. ¨Spor yapmalıyım¨ ifadesi de
şikayet olarak olumsuz algılanabilirmiş çocuk tarafından. Bu sefer de
¨Hava harika, gidip biraz yürüyüş yapacağım¨ demek gerekirmiş.
İyi
mi yapıyorum kötü mü bilmiyorum ama devamlı beyaz şekerin, şeker
eklenmiş gıdaların çok sağlıklı olmadığını tekrarlıyorum evde. Sık sık
değil arada sırada yenmesi gerektiğini söylüyorum. Bana sorduğunda ise
¨Ben istemiyorum, şeker zararlı bir şey¨ diyorum. Geçenlerde Koray isyan
etti hatta ¨Anne bana zararlı şekerli kek yap lütfen¨ dedi.
6. "Ona paramız yetmez."
Yeni çıkan bir oyuncağı görüp istediğinde ¨O kadar param yok¨ dediğimiz çok olmuştur. İşin kolayına kaçmakmış bu ¨Kids and Money¨
kitabının yazarı Jayne Pearl'e göre. Böyle söyleyerek verdiğimiz mesaj
ise oldukça acıklıymış: ¨Cebimdeki parayı kontrol edemiyorum¨ Çocuklar
için oldukça korkutucu olmalı. Bu arada 9-10 yaşındaki bir çocuk korkmak
yerine, eve alınan herhangi bir şeyi örnek olarak gösterip paramız
olmadığı yalanına(!) inanmayacaktır elbette. O zaman ne diyeceğiz? Eğer
oyuncağı gerçekten almak sizin için boşa para harcamak ise verilecek
cevap şu olmalıymış: ¨O oyuncağı almayacağız çünkü paramızı evimiz için
daha önemli şeyler satın almak için biriktiriyoruz¨
7. "Yabancılarla konuşma."
Nasıl
yani? Yabancılar tehlikeli olabilir, bize zarar verebilir. Ama bazen
çocuklar tanımadıkları halde kendilerine samimi yaklaşan, iyi davranan,
şeker veren birini tehlikeli görmeyebilir. Ya da yardıma ihtiyacı
olduğunda polisi, güvenlik görevlisini yabancı olarak algılayıp gelecek
yardıma direnç gösterebilir. Büyük kafa karışıklığı bu herkes için.
Bunların önüne geçmek yerine senaryolardan bahsetmeliymişiz. Örneğin,
tanımadığı biri şeker verip kendisini eve bırakmayı önerdiğinde ne
yapması gerektiğini anlatmalıymışız. (Tüylerim diken diken oldu yazarken bile)
Tanıdığı herhangi biri de zarar vermek isteyebilir. O zaman ne
yapacağız? Ne önlem alacağız. Burası bende soru işareti. Bunların
dışında herhangi biri, tanıdığı veya tanımadığı, kendisine yaklaşıp
rahatsız edici, huzursuz edici hareketlerde bulunursa hemen anne
babasına haber vermesi gerektiği tembih edilmeli.
Anne baba olmak çok zor. Aynı anda düşünmek zorunda olduğumuz yüzlerce şey var. Çoğu da endişe verici.
8. "Dikkatli ol."
Parkta
sallanan, top oynarken koşan, bir duvarın üstünde dengede durmaya
çalışan çocuğa dikkatli olmasını öğütlemek aslında tam tersi bir etkiye
sebep olurmuş. Düş! demek gibi bir şeymiş. Çocuğu ayakta kalmaya değil
düşmeye konsantre olmasına neden olurmuş. Eğer gerçekten endişe
ediyorsak ona bunu belli etmek veya söylemek yerine yakınında durup
düşme ihtimaline karşı önlem almak en iyisi. Ben aynen böyle yapıyorum
da Sarp tam tersine bütün endişesini belli edecek şekilde ¨Düşeceksin¨
diyor.
9. "Yemeğini bitirmeyene tatlı yok."
Geldik
bizim konumuza. Koray yemeğin ortasında dondurma pazarlığı yapıyor biz
de ¨O tabak bitmeden yok!¨ diyoruz. Bunu söylemek ana yemeğin gerçekten
de sıkıcı, dondurmanın da harika bir şey, ödül olduğu mesajını
veriyormuş. Aslında benzer kelimelerle mesajı olumluya değiştirmek
mümkün: ¨Önce yemeğimizi yiyelim sonra da tatlımızı alalım.¨
10. "Bırak yardım edeyim."
Legolarla
yüksek bir kule yapmaya çalışan veya bir yapboz'u bitirmeye çalışan
çocuğumuza yardım etme isteği bastıramadığımız bir his. Oysa zamanından
önce veya o istemeden işin içine girmeye çalışmak onun kendine güvenini
sarsacak, her zaman başkalarının yardımına ihtiyaç duymayı alışkanlık
haline getirecek bir hareket. Tek başına bir işi başaramayacağını
zannedecek daha da kötüsü. Böyle zamanlarda yardım etme isteğimizi şu
şekilde yönlendirebilirmişiz: ¨Sence büyük parçayı en alta mı koysak? Ne
diyorsun, deneyelim mi?¨
Yukarıda yazılanların
yarısını söylüyorum, ağzımdan öyle çıkıyor. Belki annem de bize öyle
dediği için ya da yaşadığımız toplumda hep bu davranışlar desteklendiği
için bilmiyorum ama biraz düşününce çocuğa gerçekten de verdiği mesajı
anlamak kolay. Daha dün sabah yaşadık. Koray'ın parmağına bir şey
batmış, minicik bir damla kan. Başladı ağlamaya. Biliyorum o kadar
acımıyor, bizimki kan görünce panik olanlardan parmağı koptu
zannedenlerden. Ben de kendine gelsin, abartmasın, o kadar da bağırmasın
diye ¨Acımıyor Koray'cığım, abartıyorsun¨ dedim. Suratıma baktı iki
gözünde yaşlarla ¨Sen bilmiyorsun, ben biliyorum çok acıyor¨
Irem Erdilek
Yazının kaynağı: www.parents.com