20 Kasım 2013 Çarşamba

Türkiye'de polio alarmı verildi mi?



İTO yöneticilerinden ve Birgün gazetesi yazarı Dr. Osman Öztürk'ün yazısı:

Türkiye Halk Sağlığı Kurumu,  6 Kasım’da Sağlık Bakanlığı’na müracaat etmiş.


Özetle…


Ülkemizde son polio vakası 1998’de görülmüştü.


Dünya Sağlık Örgütü, 29 Ekim 2013’te, Suriye’de polio virüsünün varlığını ve buna bağlı vakalar olduğunu açıkladı.


Ülkemiz poliovirüs importasyon riski altındadır.


Şırnak, Şanlıurfa, Mardin, Gaziantep, Kilis, Hatay ve Adana’da tüm nüfusa…
 

Ayrıca…
Suriyelilerin yerleştirildiği Malatya, Osmaniye, Kahramanmaraş ve Adıyaman’da, kamplardaki Suriyeli çocuklara da…
 

İlaveten…
Kamp dışında yaşayan Suriyelilerin bulunduğu tüm illerdeki Suriyeli çocuklara…
İki tur aşı yapılacaktır.
 

8 Kasım’da da Valiliklere yazı…
Bu on bir ilin haricinde kamp dışında yaşayan Suriyelilerin bulunduğu bilinen tüm illerde 0-59 ay yaş grubu Suriyeli ve diğer yabancı uyruklu (Afgan, Somalili, vb.) çocukların bulunduğu bölgeler tespit edilip, bu yerlerdeki kendi vatandaşlarımız da dahil olacak şekilde, aşı uygulanması.
 

Yani?..
 

Polio alarmı!..

Polio, çocuk felci yani.
 

Mecburi hizmet yıllarımda, Antep’in köylerinde ayaklarını sürüyerek yürüyenlerin çokluğunu görünce anlamıştım ne kadar yaygın olduğunu.
Nasıl olmasın ki?..
Aşıyı dirhemle verirdi Sağlık Müdürlüğü.
Vermeden önce de yazı gönderirdi…
İhtiyacınızı, sadece 0-12 ay arasındaki çocuklara aşı yapılacak şekilde hesaplayıp gönderin…
Bir yaşını geçmiş çocukları kaderlerine terk edin!..
Aynen böyle yazarlardı.
Ben, söyledikleri hesabı yapar, sonra ikiyle çarpar, aşılarımı kavga dövüş alır, bütün köyleri dolaşırdım.
Bizimkiler bitince, aşı aracını bırakmaz, doktoru olmayan komşu sağlık ocağının köylerine de giderdim.

"Gene de korktuğumun başıma gelmesinden kaçamadım.
İki yaşındaydı…
İlkin, iki gün önce getirmişlerdi muayeneye.
Ateş, öksürük, nezle, grip, soğuk algınlığı…
Çocuk felcini de düşünmüş, aşılarını sormuş, kas muayenesini yapmış…
Bulgular normal çıkınca ateş düşürücü, ağrı kesici şuruplar vermiştim.
(Köyün varlıklılarından olan aile, benim toyluğuma güvenmemiş olacak, bir de Antep’te bir çocuk doktoruna götürmüş…
O da aynı teşhisle benzer ilaçları yazmıştı.)
Ve o küçücük beden, şimdi karşımda biçare yatıyor, ateşler içinde yanıyor, kasları artık tutmuyor, nefes alabilmek için çırpınıyor, kıvranıyordu.
Çocuk felci!..
Önce Antep’e, oradan yoğun bakım için Adana’ya...
Birkaç gün sonra da kötü haber.
Ne zaman polio bahsi geçse, acısı aklıma düşer hâlâ."


Çok değil bir süre sonra bizler de bu hikayelier anlatacağız. Nasıl bugün bir ''kızarıklık- döküntü - ateş''görsek aklımıza kızamık geliyorsa yarın öbür gün de benzer şeyler aklımıza gelecek. Geçen haftalarda bir arkadaşımız facebook'da yazmıştı galiba. Garip bir ÜSYE salgını var, ishalli kusmalı diye. ''O ne biçim ÜSYE ''diyenler ''adenovirüstür'' diye düşünenler oldu. Adenovirüslere rotalara alışmıştık, onların klinik tablolarını öğrenmiş müdahale etmeyi biliyorduk. Ama arkadaşlarımız bu başka görünüyor dediğinde aklımıza da bunlar geldi. Ama sonra geçen hafta bir haber düştü. Suriye'de çocuk felci, Dünya Sağlık Örgütü komşu ülkelerde aşılama kampanyası başlatıyor. http://www.trthaber.com/haber/dunya/unicef-tarihteki-en-buyuk-kampanyayi-baslatti-107732.html bakın haber TRT'de.

Cumartesi günü Suriye sınırından yakın zamanda dönmüş halk sağlığı uzmanı bir arkadaşımla sohbet ederken bir ışık yandı:

''Bu garip virüs polio olmasın''.

Olabilir olmayabilir ama aklıma düşen bu sorunun nedeni içine düştüğümüz dünya. Yanı başımızda bir ülke 15.000 hekimi ülkeyi terk etmiş ve bizim ülkemiz o ülkeye ilaç değil başka başka şeyler taşıyor. İleri demokrasi... Doğru ya belki ileri demokrasi taşıyoruzdur, demokrasinin beşiği İngiltere'nin zamanında bizim ülkemize taşımaya çalıştığı gibi ya da yakınlarda Irak'a taşıdığı gibi. Çocuk felcinin aynen bizim ülkemizde olduğu gibi 10 yıldan uzun süredir görülmediği Suriye'de çocuklar kızamıktan sonra çocuk felcinden de ölmeye başladılar. Virüs vize tanımıyor hele ki sınırlarınız Keşmir eyaletine dönmüşse. Bu sene gelen ÜSYE'lerimde kızamık bakıyorum çocuğun çevrede viral hastalık var mı, yakın zamanda hastaneye gitmiş mi filan. Kendimce bir eylem planım var. Kızamığa alıştık şimdi çocuk felcine alışacağım.


Ateş... öksürük... burun akıntısı... ishal, karın ağrısı. Polio olabilir arkadaşlar ya da çocuk felci.Benim gibi 90 sonlarında mezun olmuşlar için 4. sınıf pediatri sözlü sorularında kalmış bu hastalıklar gündelik polikliniğimize girdi. Şimdi bunlar hep politikaya giriyor diye, Suriye'de ve Türkiye'de o çok sevdiğim Beyrut'da çocuklar bebekler ölsün diye mi susacağız. Buna karşı çıkmak politika, bu durumu dillendirmek düşmanları sevindirmek mi olacak. Kahrolsun diye diye ben kahroluyorum.

İşin komiği bizim bakanlığımız yine bildiğini okuyor, DSÖ tüm komşu ülkere derken, sanki 63 Urfa bir ülke, 64 Uşak başka bir ülkeymiş gibi aşılamaya Suriye'ye sınırı olan illerimizde başlatıyor. Bir an sınır iller mantıklı gelyor insana ama misafir hasta sayısı kayıtlı nüfusundan fazla olan bizler için virüsün de insanların da Urfa'dan hiç ayrılmayacağını düşünmek tam bir saçmalık olur.Galiba hemen şimdi hepimizin yapması gereken tüm bebeklerimizi ve 4-6 yaş arası çocuklarımızı acilen oral polio aşısı ile korumak ya da korumaya çalışmak.




Giren çıkanın belli olmadığı, kevgire dönmüş dokuz yüz kilometrelik bir sınır…
Zaten yıllardır ihmal edilmiş, aile hekimliğine geçince hepten parçalanmış koruyucu sağlık hizmetleri…
Bütün başarısı kâğıt üzerinde kalan aşılama çalışmaları…
Ve…
Kökü kazındıktan on beş yıl sonra, çocuk felci kapımızda!..
Belki de çoktan girdi bile içeri...
Şehirlerimizde, köylerimizde, sokaklarımızda, okullarımızda dolaşıyor.
 


Son söz…


AKP’nin sağlık politikalarını her eleştirdiğimizde papağan gibi aynı sesleri çıkaran “Sen öyle diyorsun ama, vatandaş memnun şekerim”cilere…
Siz hiç poliodan ölen çocuk gördünüz mü?..
Ben gördüm.
Çok kötü oluyor.

Ben yukarıdaki hikayeyi anlatmak istemiyorum. Ateş, öksürük, burun akıntısı, karın ağrısı... rota olsun arkadaşım. Kızamık dördüncü sınıf sözlü anılarımdan silindi, çocuk felci orada eski okul anılarında kalsın yeri orası.

Ben bu hikayeye hazır olmak istemiyorum.

Alıntı: doktoraktüel.com- Birgün.net

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Her türlü yorumlarınız...