27 Ekim 2014 Pazartesi

30 Ekim'de Anayasa Mahkemesi tamgün ve aile hekimliğinde nöbeti görüşecek

Anayasa mahkemesi 30 Ekim 2014 Perşembe Günü Saat 09.30’da Yapılacak Mahkeme Toplantısı Gündemine Ocak ayında değiştirilen ve içinde Tam Günden aile hekimlerine nöbetin de bulunduğu, sağlıkla ilgili çok önwemli maddeleri görüşecek.


Görüşülecek Tam Gün Maddesi:
MADDE 11 – 4/11/1981tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 36 ncı maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal edilen altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“Kamu kurum ve kuruluşlarının ve vakıflara ait olanlar da dâhil olmak üzere yükseköğretim kurumlarının kadro ve pozisyonlarında bulunmayan profesör ve doçentler, tıp ve diş hekimliği fakültelerinin ihtiyaç duyulan alanlarında teorik ve uygulamalı eğitim ve öğretim ile araştırma faaliyetlerinde bulunmak ve bu faaliyetlerin gerektirdiği işleri yapmak üzere diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılmasına ilişkin hükümlerine tabi tutulmaksızın sözleşmeli öğretim üyesi olarak istihdam edilebilir. Sözleşmeli öğretim üyelerine, yapacakları faaliyetin niteliğine göre devamlı statüde çalışan profesör ve doçentler için 2914 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin dördüncü fıkrası ile unvanlar itibarıyla belirlenen ek ders ücretlerinin on katına kadar saatlik sözleşme ücreti ödenebilir. Özellik arz eden faaliyetler için, Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine Yükseköğretim Kurulu kararıyla 2914 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin dördüncü fıkrası ile unvanlar itibarıyla belirlenen ek ders ücretlerinin on beş katına kadar saatlik sözleşme ücreti ödenebilir. Bu fıkra kapsamında sözleşmeli profesör ve doçentlere ödenecek sözleşme ücretinin yıllık toplam tutarı, üniversitenin özel bütçesinde ilgili yılda personel giderleri için öngörülen başlangıç ödeneğinin toplam tutarının yüzde 1’ini hiçbir şekilde geçemez; ancak, ilgili üniversitenin teklifi ve Yükseköğretim Kurulunun uygun görüşü üzerine Maliye Bakanlığınca bu oran bir katına kadar artırılabilir ve bu şekilde artırılan tutar ilgili üniversitenin döner sermaye bütçesinden karşılanır. Sözleşmeli olarak istihdam edilecek profesör ve doçent sayısı, ilgili tıp ve diş hekimliği fakültelerinde devamlı statüde çalışan öğretim üyesi sayısının yüzde 5’inden fazla olamaz. 1/3/2006 tarihinden sonra kurulan üniversiteler, bu oranlara tabi olmaksızın beş kişiye kadar sözleşmeli öğretim üyesi istihdam edebilir. Sözleşmeler, aylık çalışma süresi seksen saati geçmemek üzere bir yıla kadar yapılabilir. Süresi iki ayı geçmeyen sözleşmeler üniversite yönetim kurulunun kararıyla yapılır ve yapılan sözleşmelerin içeriği ve gerekçesi hakkında yedi gün içinde Yükseköğretim Kuruluna bilgi verilir. İki aydan daha uzun süreli sözleşmeler, üniversite yönetim kurulunun kararı ve Yükseköğretim Kurulunun izniyle yapılır. Aynı hizmet için iki aydan sonra yapılacak müteakip sözleşmeler de Yükseköğretim Kurulunun iznine tabidir. Sözleşmeli öğretim üyelerine, bu fıkra uyarınca yapılacak ödeme dışında 58 inci maddede öngörülen ek ödeme dâhil olmak üzere herhangi bir ad altında ödeme yapılamaz. Bu kişiler rektör, dekan, enstitü, yüksekokul, uygulama ve araştırma merkezi müdürü, senato, yönetim kurulu ve kurul üyesi, bölüm başkanı, anabilim ve bilim dalı başkanı ve başhekim olamaz; bunların yardımcılıklarında bulunamaz ve benzeri idari görev alamaz; akademik birim yöneticiliği ve rektörlük seçimlerinde oy kullanamaz. Sözleşmeli öğretim üyesi çalıştırılmasına ilişkin usul ve esaslar, bunlara yaptıkları görevlere bağlı olarak ödenecek saatlik sözleşme ücretlerinin tutarı ile bu fıkranın uygulanmasına ilişkin diğer hususlar Maliye Bakanlığı ile Yükseköğretim Kurulu tarafından müştereken belirlenir.”
“Tabip, diş tabibi ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan öğretim elemanları, kanunlarda belirtilen hâller dışında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 28 inci maddesi hükmüne tabidir. Ancak bunlardan profesör ve doçent kadrosunda olanlar, her bir anabilim dalındaki kadrolu profesör ve doçent sayısının yüzde 50’sini geçmemek, bir yıla kadar kurumsal sözleşme yapılmak ve geliri üniversite döner sermayesi hesabına kaydedilmek şartıyla ve ilgilinin muvafakati ile mesai dışında özel hastaneler veya vakıf üniversitesi hastanelerinde çalıştırılabilir. Bu şekilde çalıştırılabileceklerin hesabında küsurat dikkate alınmaz ve çalıştırılacak öğretim üyeleri, Sağlık Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulunca belirlenecek yüzde 50’si uygulama, yüzde 50’si de akademik faaliyetlerinden oluşacak önceki yılın performans kriterlerine göre belirlenir. Bu fıkra kapsamında çalıştırılan öğretim üyeleri;
a) Aynı anda birden fazla sözleşme ile çalıştırılamaz.
b) Aylık sözleşme ücretleri, mesai dışı toplam tavan ek ödeme brüt tutarından az olamaz.
c) Altıncı fıkrada sayılan idari görevlerde bulunamaz.
ç) 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 73 üncü maddesinin üçüncü fıkrası çerçevesinde ilave ücret alınmak suretiyle hizmet veremez.
d) İlgili mevzuata ve sözleşme hükümlerine aykırı davranmaları hâlinde, idari ve disiplin sorumlulukları saklı kalmak kaydıyla bir yıl, üç yıl içinde tekerrüründe beş yıl süreyle bu kapsamda çalıştırılamaz.
Özel hastaneler ve vakıf üniversitesi hastaneleri, tabip ve diş tabibi kadro sayıları için ayrı ayrı hesaplanmak şartıyla ve bu sayıların yüzde 20’sini geçmemek üzere yedinci fıkra kapsamında üniversite ile sözleşme yapabilir. Vakıf üniversiteleri ile iş birliği yapan özel hastanelerde yüzde 20 oranının hesabında, üniversite kadrolarındaki tabip ve diş tabibi dikkate alınmaz. Bunlardan ilgili mevzuata ve sözleşme hükümlerine aykırı davrananların, bu kapsamdaki ilgili sözleşmesi sona erdirilir ve bunlar bir yıl süreyle yeni sözleşme yapamaz. Aykırı davranışın üç yıl içinde tekerrüründe ise beş yıl süreyle yeni sözleşme yapma yasağı uygulanır.
Yedinci fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Yükseköğretim Kurulunun onayı ile üniversite yönetim kurulları tarafından belirlenir.”

Aile hekimliğiyle ilgili madde:

MADDE 52 – 24/11/2004 tarihli ve 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanununun 3 üncü maddesinin beşinci fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve bu cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiş; yedinci fıkrasında yer alan “tetkik ve sarf malzemesi giderleri” ibareleri madde metninden çıkarılmış ve aynı fıkranın sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“Aile hekimlerine ve aile sağlığı elemanlarına 657 sayılı Kanunun ek 33 üncü maddesinde belirtilen yerlerde haftalık çalışma süresi ve mesai saatleri dışında ayda asgari sekiz saat; ihtiyaç hâlinde ise bu sürenin üzerinde nöbet görevi verilir.”

“Bunlara entegre sağlık hizmeti sunulan merkezlerde artırımlı ücretten yararlananlar hariç olmak üzere, 657 sayılı Kanunun ek 33 üncü maddesi çerçevesinde nöbet ücreti ödenir.”

“Aile hekimlerince talep edilen tetkik ve sarf malzemelerinin giderleri halk sağlığı müdürlükleri tarafından hak sahiplerine ayrıca ödenir.”

Alınıt:medimagazin.com

Onkolog Yrd.Doç.Dr. Dizdar: Piliç sektöründeki değişim tıptan ileride..

Antalya'nın Finike İlçesi'nde Eğitim- Sen tarafından 'Beslenme ve Hastalık İlişkisi' konulu panel düzenlendi. Finike Canan Yavuz Gürkan Kız Teknik ve Meslek Lisesi'nde düzenlenen panele, İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Yavuz Dizdar konuşmacı olarak katıldı. Çok sayıda vatandaşın izlediği panelde 20 yıl öncesine göre plastiğin daha çok kullanıldığı bir dünyanın ortaya çıktığını belirten Yrd. Doç. Dr. Yavuz Dizdar, "Daha betonlaşmış şehirler, daha kimyasal bir dünya, daha hijyenik bir dünya, daha çok genetiğiyle oynanmış besin kaynakları, daha çok endüstriyel gıda ve daha çok elektromanyetik ortamlar var. Bu faktörler insanın yaşam dengesini bozabiliyor" dedi.

'PİLİÇ SEKTÖRÜNDEKİ DEĞİŞİM TIPTAN BİLE İLERDE'

Daha çok ve hızlı üretmeyle dayanıklılık koşullarını geliştirme adına gıda ürünlerinin yapısının değiştirildiğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Dizdar, şöyle dedi:

"Örneğin, normal koşullarda ekşiyerek bozulması gereken yoğurdumuz, artık ekşimiyor, epey zaman beklemesine rağmen bozulmuyor. Piliç sektöründeki teknolojik değişimler inanılmaz hızda ilerliyor. Geldiğimiz noktada, piliç sektöründeki değişimlerin tıp sektöründen bile ilerde olduğunu görüyoruz. Hareket kabiliyeti kısıtlanmış bir piliç, değişik yöntemlerle 45 günde tüketime hazır hale gelebiliyor. Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların (GDO) beslenme üzerinde önemli bir yeri var artık. Değişik etkenlere bağlı olarak bilim ilerliyor ama kanser vakaları da artış gösteriyor. Kanser türlerine bağlı olarak kalp yetmezliği, diyabet, obezite gibi bağlı sağlık sorunları da çoğalıyor."

'ANNE SÜTÜNDE İLAÇ KALINTISI'

2003 yılında Kahramanmaraş'ta yapılan bilimsel çalışmalarda anne sütü örneklerinin 3'te 1'lik kısmında ilaç kalıntısı, 2005 yılında ise Uluabat Gölü'nde yapılan çalışmalarda tarım ilaçları vasıtasıyla kirlenme tespit edildiğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Dizdar, "Antalya bölgesinde görev yapan uzman doktor arkadaşlarımızdan, özellikle Kumluca ve çevresinde rastlanılan bazı kanser türlerinin kayda değer oranda yükseldiğini duyuyoruz" diye konuştu.

'TIBBIN TANIMSIZLIK DÖNEMİ'

İnsan vücudunun sağlıklı bir yaşam sürebilmesinin aldığı gıdalara bağlı olduğunu aktaran Yrd. Doç. Dr. Dizdar, şöyle devam etti:

"Vücudumuzun eksik beslenmesi durumunda ne gibi hastalıklar çıkacağını bilemeyiz. Çünkü tıp beslenmenin hep doğal olduğunun kabullenilmesiyle işe başlar. Beslenme uzun süre eksik kaldığında, vücudun bileşimi de değişir, bu durumda hastalık da değişir. Sözün özü, bugünün kanser sanılan hastalıklarının büyük bölümü aslında gerçekten hastalık bile olmayabilir. İşte buna 'tıbbın tanımsızlık dönemi' adını veriyoruz. Sağlıklılık durumu geleneksel beslenme kıstas alınarak tanımlanmıştır, uzun raf ömürlü endüstriyel market gıdalarında durum değişir, hastalık da değişir."

Alıntı:medimagazin.com

6 Eylül 2014 Cumartesi

Gaziantepli bir hekimden Suriyelilere bakış:Gizlenen Gerçekler...


Adımı belirtmeden sizin aracılığınızla bir şeyler bahsetmek istedim size. Bunu diğer arkadaşlar da biliyordur belki…

Gaziantep’te yoğun bir Suriyeli toplamı var. Tüm Antepliler yaka silkmiş vaziyette. Belediye başkanı Suriyelileri çadır kampına gönderecekti, fakat izin verilmemiş. Şehirde kargaşa mevcut, trafik güvenlik hepsi karmaşık.

Hastanelerde Türk vatandaşından çok Suriyeli var, servislerin yarısı yoğun bakımların yarısı onlarla dolu. Bir de devlet Suriyelilerin her türlü ameliyat, ilaç, yatış masraflarını “sözde” kendi ödüyor! Fakat tüm maliyetleri hastanelerin cebinden yani bizim döner sermayemizden, kısacası bizim cebimizden çıkıyor.

Organ nakli bile yapılıyordu, fakat adamlar Suriye’den sırf bedava nakil için bize gelmeye başlayınca devlet bunu sözde ödememeye başladı. Adamlar acil müdahaleleri geçtik artık estetik, boy kısalığı ve keyfi nedenlerle bize başvurmaya başladı.

Tamam vicdan merhamet diyoruz fakat adamlar hiç durmuyor. Kadın doğumcu bir arkadaşım geçen hafta bir gün 70 hasta bakmış, 60′ı Suriyeli. Adamlar iç savaşta cayır cayır doğum yapıyor ve hiçbir ücret ödemeden tüm sağlık giderleri bizim cebimizden karşılanıyor.

Kısacası buraları görmeniz lazım. Suriye’nin tüm iç savaş yükünü Suriye’ye komşu şehirlerimiz ve dolaylı yoldan Türkiye çekiyor. Hani hiçbir şeyin değişmeyeceğini biliyorum ama belki paylaşırsanız belki bir iki kişi okur da belki bilgi sahibi olur.

Kendinize iyi bakın

Kaynak: asistan hekim .org

22 Temmuz 2014 Salı

Tatile çıkarken nelere dikkat etmeli?


Memorial Antalya Hastanesi Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Şirin Elmi, yaz tatilinde enfeksiyon risklerinden korunma yolları ile ilgili şu önerilerde bulundu:

Yüzeyinde köpük olan denize girmeyin:


İyi temizlenmeyen ve sirkülasyonu fazla olmayan durgun havuzlarda birçok hastalık tehlikesi vardır. Genital mantar enfeksiyonları, ishal, idrar yolu enfeksiyonu, hepatit A, göz, kulak ve cilt enfeksiyonları havuz suyunun neden olduğu hastalıklardır. Deniz suyu tuzlu olduğu için hastalık yapıcı mikroorganizmaların yaşaması daha zordur. Ancak durgun, kirli ve yüzeyi köpüklü denizler de aynı havuzlar gibi enfeksiyon riski taşır.

Sudan çıktığınızda mayonuzu değiştirin:


Genital mantarların en önemli nedeni nem ve ıslaklıktır. İyi temizlenmeyen ortak kullanım alanlarında bu hastalıklar çok daha kolay bulaşır. Islak mayo ile beklememek, havuzdan çıktıktan sonra duş alıp iyi kurulanmak ve mayoyu değiştirmek olası enfeksiyon riskini azaltacaktır.

Havuz kalabalıksa kenarda oturmayı tercih edin:

Hepatit A, birçok ishal ve bağırsak paraziti etkeni ağız yolu ile bulaşır. Kirlenmiş havuz ve deniz suyunun yutulması ile mikroplar sindirim sistemine ulaşmakta ve hastalıklar oluşmaktadır. Özellikle kapasitesini aşan havuzlarda ve çocuk havuzlarında bu risk çok fazladır. Tatilden önceki birkaç gün içinde ishal olanların ve özellikle de çocukların bu tür havuzlara girmemesi gerekir.

Plajlardaki mikroplara dikkat:

Plajlar da deniz ve özellikle de havuz gibi ortak kullanım alanı olduklarından temiz ortamlar değildir. Kuma serilen havlu ile kurulanmak enfeksiyon etkenleri ile temas riskini artırır. Bu nedenle kurulanmak için kullanılan havlu ile şezlong üzerine ya da kuma serilen havlunun ayrı olmasına dikkat edilmelidir.

Minder ya da havlu bulunmayan şezlongda güneşlenmeyin:


Tatilde enfeksiyon kapmamak için havuz çevresi, duşlar, soyunma kabinleri ve şezlongların temizliğine dikkat edilmelidir. Günde en az bir kez bu alanların temizliği yapılmalıdır. Şezlonglar da ortak kullanım alanında olduğu için direkt temastan kaçınılmalıdır. Mutlaka üzerine örtü veya havlu serilmeli, şezlong için kullanılan havlularla yüz ve vücut kurulanmamalıdır.

Otellerde temizlik ve hijyeni önemseyin:

Tam pansiyon ya da her şey dahil otellerde açık büfelerde sunulan yiyeceklere dikkat edilmelidir. Uzun süre açıkta kalan özellikle sütlü, kremalı, mayonezli, etli yiyeceklerde sıcağın etkisiyle çoğalan bakteriler gıda zehirlenmesi ve ishale sebep olabilir. Su tüketimine de özen gösterilmelidir. Kapalı kapaklı su şişeleri kullanılmalıdır. İçeceklere konulan buzların da temiz sulardan hazırlandığından emin olunmalıdır. Havuzlarda bulaşabilecek hastalıkların yanı sıra; sauna, hamam gibi ortamların da temizliği ve bakımı uygun koşullarda yapılmadığında; mantar gibi enfeksiyonlara zemin hazırlar. Bunun için havlu ve terlik gibi kişisel malzeme kullanımına dikkat etmek gerekir. Grip tehlikesi yazın da devam etmektedir. Farklı iklim, kalabalık, plajlar, klimaların da etkisi ile özellikle çocuklar, yaşlılar ve gebeler daha fazla risk altındadır. Buna sebep olan virüsler kışın görülen grip virüslerinden farklı değildir. Bu durumda bol sıvı tüketimi ve yatak istirahatı çok önemlidir.

Alıntı:egedesonsöz.com

8 Temmuz 2014 Salı

2014 Üniversite sınavında 1. çıkaran lise de imam hatip oluyor...


Bu yılki üniversite sınavında Türkiye 1.'si çıkartan Afyon Anadolu Öğretmen Lisesi'nin Kız İmam Hatip'e çevrilmesine tepki yağıyor.

Afyon Anadolu Öğretmen Lisesi, üniversite giriş sınıvlarında gösterdiği başarılardan dolayı medyanın gündemine gelen liselerden. Bu yıl ki üniversite giriş sınavlarında Türkiye birincilerinden biri de Afyon Anadolu Öğretmen Lisesi'nde çıktı.

Lise'deki öğrenciler sınavlardan başarılı sonuçlar alıp, Türkiye'deki sayılı üniversitelere girmesine rağmen, imam hatibe dönüştürülmekten kurtulamadı.

Afyon Anadolu Öğretmen Lisesi'nin ismi önce Prof. Kamil Miras Anadolu Lisesi olarak değiştirildi. Sonra ise Afyonkarahisar Kız İmam Hatip Lisesi oldu. Lisenin imam hatibe çevrilmesine okul yönetimi, öğrenciler, veliler ve lisenin mezunlarından tepki yaydı.

Okulun mezunları ve öğrencileri tarafından yapılan açıklamada, öğretmen liselerinin kaldırılmasından duyulan rahatsızlığa dikkat çekilerek, lisenin Prof. Kamil Miras Anadolu Lisesi ismiyle devam edilmesi istendi.

Lise mezunları ve öğrencilerinin yaptığı açıklama şöyle:

"1848 yılında kurulan öğretmen okullarından aldığı ruhla ileriye doğru başarılı bir çizgide devam eden Afyon Anadolu Öğretmen Lisesi öğretmen okullarının kapatılmasının ardından Prof. Kamil Miras Anadolu Lisesine dönüştürüldü. Bu dönüşüm çok uzun sürmeden Prof. Kamil Miras Anadolu Lisesi de Afyonkarahisar Kız İmam Hatip Lisesi olarak tekrar dönüştürüldü. Öğretmen liselerinin kaldırılmasından dolayı lisemizin Anadolu türü olarak mevcut okul kadrosunu ve öğrenci profilini koruyarak devam etmesi mümkündü. Ancak lisenin kız imam hatip olarak değiştirilmesi ise okulu tamamen ortadan kaldırmaktadır. Hem öğretmen kadrosu hem de öğrenci profili ki kız olmasından da dolayı zorunlu olarak değişecek ve bu başarının devamı mümkün olmayacaktır.

OKULUN KAPATILMASINI ANLAYAMIYORUZ

Afyon Anadolu Öğretmen Lisesi öğretmen lisesi olarak sadece eğitim fakültelerine öğrenci yerleştirmemiştir. Bu başarılı lisenin öğrencileri öğretmen lisesinin o yüksek eğitimi ile ülkenin en başarılı üniversitelerine yerleşebilmişlerdir. İlk başta sayabileceğimiz Boğaziçi, ODTÜ gibi ce daha niceleriyle başarılı üniversitelerde bu güzide eğitim kurumunun öğrenciler olmuştur ve olmaya da devam etmekteydi. Ancak okulun imam hatip olarak dönüştürülmesi bu başarıya ket vuracağı şüphesizdir. Ayrıca bu yıl Türkiye 1.si çıkartmış bir dereceye sahipken okulun kapatılması kesinlikle anlaşılamamaktadır. İlk olarak mevcut öğrenci profili ortadan kalkacak ve Anadolu lisesi isteyen öğrenciler diğer Anadolu liselerine yönlenecektir. Ancak unutmamalıdır ki başarı sadece öğrenciyle değil okul içinde öğrencisi öğretmeni ve çalışanıyla gerçekleşmektedir. Afyon Anadolu Lisesi bu birlikteliği gerçekleştirebilmiş ender liselerimizden birisidir. İmam hatip olmasıyla öğretmen kadrosu dağılacak ve böylece çok büyük kayıp yaşanacaktır.

BAŞARILI BİR LİSEYE HAKSIZLIK YAPILIYOR


Yüksek başarılı öğrenci profili gidecek öğretmen kadrosu dağılacak ve böylece ilin ve ülkenin eğitimine büyük katkılar sunan bir eğitim yuvası ortadan kalkacaktır. Böylesine başarılı bir eğitim yuvasını ortadan kaldırmak vicdanlara sığmamaktadır! Öğrencilere ülkeye eğitime büyük katkıları olan bir eğitim yuvası bu şekilde ortadan kaldırılamaz. Her zaman için yüksek eğitimli insanlara ihtiyaç varken eğitim açısından yıllardır sunduğu katkılar apaçık ortadayken lisemizin Prof. Kamil Miras Anadolu Lisesi’nden başka bir türde liseye çevrilmesini istemiyoruz! Öğrencisi öğretmeni ve tüm çalışanıyla başarıyı gelenek haline getirmiş bir eğitim yuvasına böyle bir şeyin yapılması haksızlıktır. Bizler sadece bu büyük aile içerisinde en temel haklarımızdan birisi olan eğitim hakkımızı kullanmak ve vatanımız ve milletimiz için eğitimli başarıyla çalışan bireyler olmak istiyoruz. Tüm vatandaşlardan eğitim ve öğretim için geleceğiniz olan biz genç nesillerin sağlam temeller üzerinde ileriye adım atabilmesi için desteğinizi bekliyor sayın yetkililere de okulumuzun Prof. Kamil Miras Anadolu Lisesi olarak kalmasını isteğimizi bir kez daha dile getiriyoruz.

Değerli kamuoyuna saygı ile duyurulur

Afyon Anadolu Öğretmen Lisesi Öğrencileri ve Mezunları"

Alınıt: odatv.com

ŞOK iddia...KPSS soruları bir kitap üzerinden dağıtıldı mı?...


Geçen hafta sonu yapılan KPSS sınavındaki sorular tartışılmaya devam ederken, sınava ilişkin yeni skandallar ortaya çıktı. CHP’li vekil Nur Serter’in yaptığı açıklamaya göre, sınavdan önce bazı illerde dağıtılan KPSS hazırlık kitabındaki soruların birebir aynısı sınavda soruldu.


Serter açıklamasının devamında, genel kültür testinin yüzde 20’si Atatürk ilke ve inkılaplarından sorulması gerekirken, Başbakan Erdoğan’ın söylemleri ve AKP’ye ilişkin sorular yöneltildi. AKP’nin, 2023 hedefi, Başbakan Erdoğan’ın 17 Haziran’daki konuşmasında tavsiye ettiği Falih Rıfkı Atay’ın “Zeytin Dağı” eseri de KPSS'de sorulan sorular arasında.

Sınavın iptal edilmesi gerektiğini söyleyen Serter, “İsmail Değirmenci tarafından yazılan "2014 KPSS- Tarihin Pusulası" adlı kitaptan birebir alındığı,sınava giren birçok aday tarafından tespit edilmiştir. Bazı illerde sınavdan önce İsmail Değirmenci tarafından yazılan "2014 KPSS- Tarihin Pusulası"adlı kitabın hiç olmadığı kadar çok satıldığı belirlenmiştir.”

İşte Nur Serter’in açıklaması:

"Bilindiği üzere geçtiğimiz hafta sonu Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) yapılmıştır. ÖSYM 2014 KPSS Lisans Başvuru Kılavuzunda belirtiği konu ağırlıklarına uymamıştır. Sınavın Genel Kültür testinde %20 Atatürk İlke ve İnkılapları sorulması gerekirken bu kural çiğnenerek AKP iktidarının söylemleri öğrencilere soru olarak yöneltilmiştir.

2014 KPSS’ de sorulan bazı soru örnekleri;

*AKP’nin dilinden düşürmediği 2023 vizyonu söylemi “2023 TURİZM VİZYONU” olarak soru köküne yerleştirilmiştir.

*Diğer bir soruda ise Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan demir yolları ile son yıllarda yapılan çalışmalar karşılaştırılarak ATATÜRK VE CUMHURİYETİN İLK ON YILI KÜÇÜMSENMEYE ÇALIŞILMIŞTIR.

*Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 17 Haziran’da yaptığı grup konuşmasında tavsiye ettiği Falih Rıfkı ATAY’ın “ZEYTİN DAĞI” adlı eseri soru olarak öğrencilerin önüne gelmiştir.

Bunun yanı sıra KPSS Tarih sorularının bazılarının,İsmail Değirmenci tarafından yazılan "2014 KPSS- Tarihin Pusulası" adlı kitaptan birebir alındığı,sınava giren birçok aday tarafından tespit edilmiştir. Bazı illerde sınavdan önce İsmail Değirmenci tarafından yazılan "2014 KPSS- Tarihin Pusulası"adlı kitabın hiç olmadığı kadar çok satıldığı belirlenmiştir.

ÖSYM Başkanlığı KPSS’de AKP iktidarının sözcüsü rolünü üstlenmiş ve Başbakanın söylemlerini soruların içeriğine taşımıştır. Sanki Devletin kurumlarına değil AKP genel merkezine personel alınacakmış gibi hareket etmiştir. ÖSYM Başkanı Başbakana yaranmak için KPSS’yi bile siyasallaştırmıştır.

ATATÜRK ve İlkeleriniyok saymak Cumhuriyet’in ilk yıllarında yapılan hizmetleri küçümsemek ÖSYM başkanlığının haddi değildir.

2014 KPSS sınav kılavuzunda belirtilen soru ağırlıklarının yüzdelik dilimine uyulmaması nedeniyle iptal edilmelidir.

AKP’nin ve Başbakanın söylemlerinin sorulara yansımasına, Atatürk’ün yok sayılmasına neden olan, ÖSYM Başkanı Ali DEMİR işgal ettiği koltuğu derhal terk etmelidir.8/07/2014


Prof.Dr.F.Nur SERTER

İstanbul Milletvekili

Milli Eğitim, Kültür, Gençlikve Spor Komisyonu Üyesi

Alıntı:odatv.com

25 Mart 2014 Salı

İzmir'e: Aferin be sümüklü çocuk...

İzmir, 350 milyon dolarlık kamu yatırımı alıyor. 18 milyar dolar vergi ödüyor. Yani 50 veriyor. 1 alıyor.

İzmir özel bir kent. Türkiye’ye hükmeden AK Parti’nin de özel davrandığı... Diyanet İşleri Başkanı İzmir’i irfansızlıkla suçlamıştı. Hüseyin Çelik İzmir için, “Yüzü gözü kir pasak içerisindedir, burnu akmış çocuk gibidir ... İzmit’ten, şey, İzmir’den çoğunlukla kakofoni çıkar” demişti. Çocuk, yüzü gözü pasak içinde de olsa güzeldir, eğilip sevilesidir, o başka...

Hafta sonu İzmir’deydim. Türkiye’nin en çalışkan milletvekillerinden Alaattin Yüksel’le sohbet ettik. İzmir üzerine bir bilim insanı ciddiyetiyle çalışan Yüksel, Danıştay ve TÜİK raporlarından AK Parti’nin son 10 yıl içerisinde İzmir’e karşı nasıl negatif ayrımcılık yaptığını hesaplamış. Sonuçlar dudak uçuklatır.

Hemen anlaşılıyor. Kentte AK Parti’ye karşı oluşan öfke aslen kültürel bir şey değil, altında reel, yapısal bir neden var.
İzmir’den alıyor, vermiyor

4 milyon nüfusuyla İzmir, ülkenin 3. büyük kenti. Kişi başı yılda ortalama 4000 TL vergi veriyoruz. İzmirli 9000 TL veriyor. Verilen vergi miktarı açısından dördüncü. Kişi başına düşen kamu yatırımlarında, yani hükümetin İzmir’e gönderdiği kaynaklar açısından ise İzmir 37.

Türkiye’de kentlere ortalama kişi başına 215 TL yatırım yapılırken İzmir’e yalnızca 179 TL yatırım yapılıyor. 2004’ten beri AK Parti iktidarı İzmir’e yapılan yatırımları kısıyor. 2004, 2013 arası kamu yatırımlarından İzmir’in aldığı pay %5.76’dan, %3.1’e düşüyor. Yani yarıya iniyor. Bu arada İzmir’in ödediği vergi %32 artıyor! Dahası var. İzmir 2013 itibariyle 350 milyon dolarlık kamu yatırımı alıyor. Ne kadar vergi ödüyor? 18 milyar dolar! Yani 50 veriyor. 1 alıyor.

Belediye devlet olmuş

İzmir bu kötü tabloya rağmen gelişmeye ve güzelleşmeye devam ediyor. Nasıl oluyor? Son 5 yılda İzmir’e toplam 2.9 milyar TL kamu yatırımı yapılıyor. Ama CHP’li Aziz Kocaoğlu idaresindeki büyükşehir belediyesi 4.5 milyar TL yatırım yapıyor! Bu arada son 10 yılda devlet 5.3 milyar TL veriyor ama özelleştirme gelirlerinden sırf İzmir’den 6.6 milyar TL para alıyor.

Zaman içinde belediye yatırımları devleti solluyor ve son yıl belediye İzmir’e devletten 500 milyon TL fazla yatırım yapıyor. Bu arada İzmir belediye ve iştiraklerinin devlete borcu sıfır. AK Partili Ankara Belediyesi, EGO ve ASKİ’nin toplam borcu ise 1.6 milyar TL.

Dünya yıldızı

Peki İzmir AK Parti’nin açıkça kenti cezalandırmasına rağmen nasıl oluyor da bu kadar başarılı yatırımlar yapıyor, hatta devleti solluyor? Sağ görüşlü Brookings’in dünyanın en hızlı büyüyen 200 metropol kenti arasında 4. olarak ilan ettiği İzmir dünyada borcunu en hızlı ve ekonomik ödeyen belediyelerden biri. Fitch İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin uzun vadeli kredi notunu 9 basamak arttırarak AA+ yapıyor. Dünya Bankası bunun üzerine yaklaşık 4 ay önce teminatsız ve garantisiz olarak 45 milyon Euro kredi veriyor İzmir’e.
Bu yatırımlar meyvesini veriyor. İzmir zenginleşiyor, gelişiyor ve kişi başı gelirde İstanbul’u geride bırakarak yıllık 17.292 TL’ye ulaşıyor. Nasıl? İyi yöneticilik yapıyorlar, hiçbir İzmirli bürokratın ya da CHP’li siyasetçinin evinden para sayma makinesi çıkmıyor, ayakkabı kutuları boş... Çalmıyorlar, çalışıyorlar, İzmir’e harcıyorlar.

Bu durumda Tayyip Erdoğan’ın CHP’ye oy verdiği için yatırımlar konusunda cezalandırdığı, devlete 50 verip 1 aldığı halde, gelişme şampiyonu olan İzmir’e ne demek gerekiyor?
Aferin be sümüklü çocuk!

Alıntı:Koray ÇALIŞKAN/RADİKAL

13 Şubat 2014 Perşembe

İçişleri Bakanlığı'ndan 112 Çağrı Merkezleri Projesi


112 ACİL ÇAĞRI MERKEZİ PROJESİ


Ülkemizde farklı acil çağrı durumları için (yangın, sağlık, güvenlik-asayiş) hâlihazırda farklı hizmet numaraları kullanılmaktadır. Birden fazla olan acil çağrı numaralarının, Avrupa ülkelerinde olduğu gibi tek numara (112) altında toplanması için 112 Acil Çağrı Merkezleri Projesi Bakanlığımız koordinesinde yürütülmektedir.

112 Acil Çağrı Merkezlerinin Çalışma Usulü:

Acil Çağrı Merkezleri Projesinde, sağlık, itfaiye, jandarma, polis ve Valiliklerce gerekli görülen diğer birimlerin aynı mekânda olduğu ve koordinasyon imkânı sağlayan co-location modeli tercih edilmiş ve çalışmalar buna göre yapılandırılmıştır. Bu modelde çağrının alınması, olayların takip ve koordinasyonu aynı salon içerisinde bulunan görevliler tarafından yerine getirilmektedir.

112 acil çağrı merkezi sisteminin iki temel amaç ve işlevi vardır;
Acil durum çağrısı yapma halinde vatandaşlarımızın birden çok numara yerine tek bir numarayı öğrenmeleri.
Acil yardım çağrısı alındıktan sonra en kısa sürede olay mahalline ya da acil durumdaki kişiye ulaşabilme.

Acil yardım çağrısı amacıyla herhangi bir vatandaşımız tarafından 112 acil çağrı merkezi arandığında, sabit hatlardan gelen çağrılarda arayan kişinin isim, adres ve konum bilgisi yazılım üzerinden Türk Telekom A.Ş. tarafından çağrı ile birlikte 112 acil çağrı merkezine iletilmektedir. Mobil hatlar üzerinden yapılan çağrılarda ise çağrının yapıldığı yerle ilgili olarak, şu anki teknolojiyle baz istasyonlarının kesişim noktaları alınarak yaklaşık bir konum belirlemesi yapılabilmektedir. 112 çağrısını alan görevli personel (çağrı alıcı) olaya ilişkin genel bilgileri aldıktan sonra bu bilgileri yazılım üzerinden aynı salon içinde bulunan ilgili birimlerin uzman personeline (çağrı yönlendirici) çağrıyla birlikte aktaracaktır. 112 acil çağrı merkezlerinde kullanılacak yazılım coğrafi bilgi sistemi ile entegre bir yazılım olduğu için bu sistem sayesinde vatandaşın adres tespitinin kolaylaşması ile zamandan tasarruf sağlanacaktır. Araçlarda bulunan araç takip sistemleri sayesinde 112 acil çağrı merkezi görevlileri alanda bulunan kurumlara ait müdahale araçlarının durumlarını ve yerlerini görebilecek ve ilgili birimin uzman personelleri (polis-jandarma-itfaiye-ambulans) olayın mahiyetine göre aralarında koordinasyon sağlayarak olay yerine en yakın personel, ekip ya da aracı olay mahalline sevk edebileceklerdir. Bu sayede saniyelerin önemli olduğu acil durumlarda olaylara hızlı, etkin ve koordinasyon içerisinde müdahale edilebilecektir.

Proje Kapsamında Yapılan Çalışmalar:


112 Acil Çağrı Merkezleri Projesi, pilot iller olarak belirlenen Antalya ve Isparta’da tamamlanarak Çağrı Merkezleri Sayın Başbakanımız tarafından 07 Ağustos 2010 tarihinde hizmete açılmıştır. Projenin kademeli olarak ülke geneline yaygınlaştırılması amacıyla çağrı merkezi binalarının yapımının tamamlandığı 10 ilimiz için (Afyonkarahisar, Aksaray, Burdur, Denizli, Karaman, Kırıkkale, Kırşehir, Konya, Mersin ve Niğde) teknik altyapı kurulum işi sözleşmesi 03.07.2012 tarihinde ASELSAN A.Ş. ile imzalanmıştır. Söz konusu illerde çağrı merkezleri faaliyete geçirilmeye başlanmıştır.

Ayrıca 24 ilimize de (Adana, Amasya, Ankara, Aydın, Balıkesir, Bilecik, Bolu, Bursa, Çanakkale, Düzce, Eskişehir, Hatay, İzmir, Kayseri, Kocaeli, Kütahya, Manisa, Muğla, Nevşehir, Sakarya, Sivas, Uşak, Yalova ve Yozgat) çağrı merkezi binalarının yapımında kullanılmak üzere ödenek aktarılmıştır. 6 ilimizde ise (Ankara, Hatay, Kocaeli, Kahramanmaraş, Trabzon, Yalova) çağrı merkezi binalarının yapımı tamamlanıp yazılım ve donanım altyapı kurulumuna hazır hale getirilmiştir.

Alıntı:http://www.illeridaresi.gov.tr/Iller/Illericerik.aspx?icerik=117

Valilik Bünyesinde 112 Çağrı Merkezleri Kurulması Yönündeki Kanun Taslağı



BU TASLAK komisyonda kabul edilmiştir.Şu anda sadece komuta merkezlerini ilgilendiren bir düzenleme yapılmıştır.İstasyon ve diğer çalıaşnları kapsayan bir taslak değildir.... Ancak TEK MERKEZDEN ÇAĞRILAR alınmaya başladıktan sonra ne olacak bunu zaman gösterecek....Ayrıca
asılsız ihbarlara 500TL'ye kadar para cezası geliyor....





Bu Kanunun amacı, acil yardım çağrılarının İl esasına göre 112 acil çağrı merkezlerinden en kısa sürede ve etkin bir şekilde karşılanması

112 ACİL ÇAĞRI MERKEZLERİ HAKKINDA KANUN TASARISI TASLAĞI

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam ve Tanımlar

Amaç

MADDE 1- Bu Kanunun amacı, acil yardım çağrılarının İl esasına göre 112 acil çağrı merkezlerinden en kısa sürede ve etkin bir şekilde karşılanması ve ilgili kamu kurum ve kuruluşları arasındaki koordinasyonun sağlanmasını ve bu merkezlerin çalışma usul ve esaslarını düzenlemektir.

Kapsam

MADDE 2- Bu Kanun hükümleri, acil yardım çağrı hizmetlerinin ifa şeklini ve 112 acil çağrı merkezlerinin çalışma usul ve esaslarını kapsar.

Tanımlar

MADDE 3-Bu Kanunda geçen;

(1) Bakanlık: İçişleri Bakanlığını,

(2) Genel Müdürlük: İller İdaresi Genel Müdürlüğünü,

(3) İlgili kurumlar: İl emniyet müdürlüğü, il jandarma komutanlığı, il sağlık müdürlüğü, belediye itfaiye teşkilatı ile acil çağrı merkeziyle ilişkilendirilen diğer kurumları,

(4) Acil Yardım ve Müdahale istasyonları: İlgili kurumlara bağlı olarak faaliyet gösteren ve sorumluluk alanlarındaki olaylara müdahale etmekle görevli ilin çeşitli bölgelerindeki birimleri,

(5) Ekip: Acil yardım çağrı konusu olaya müdahale etmekle görevli personeli,(6) Acil müdahale gerektiren olay: Can ve mal güvenliğini tehdit eden ya da hayati tehlike arz eden durumu,

(7) Acil Yardım Çağrısı: Acil müdahale gerektiren olayın merkeze iletilmesini,(8) Acil Çağrı Merkezi: İl esasına göre kurulan 112 acil çağrı merkezini,

(9) Çağrı alıcı: 112 acil yardım çağrı numarası üzerinden her türlü acil yardım çağrısını karşılayan personeli,

(10) Çağrı yönlendirici: Çağrı alıcıdan aktarılan bildirimden itibaren araçların ve personelin olay mahalline yönlendirilmesini sağlamakla ve olayı takiple görevli ilgili kurum personelini, (11) Haber / Harekât Merkezi: İlgili Kurumların bünyesinde bulunan ve acil yardım çağrıları dışındaki çağrıları karşılayan merkezi,

(12) İşletmeci: Yetkilendirme çerçevesinde elektronik haberleşme hizmeti sunan ve/veya elektronik haberleşme şebekesi sağlayan ve alt yapısını işleten şirketi,

(13) Yetkilendirme: Elektronik haberleşme hizmetlerinin sunulması ve/veya elektronik haberleşme şebekesi sağlanmasını teminen şirketlerin, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu nezdinde kayıtlanmasını veya kayıtlanmasıyla birlikte bu şirketlere elektronik haberleşme hizmetlerine özel, belirli hak ve yükümlülükler verilmesini,(14) Konum bilgisi: İşletmecilerin çağrı ile birlikte acil çağrı merkezine gönderdikleri arayana ait adres ve mahal bilgisini,

ifade eder.

İKİNCİ BÖLÜM

Teşkilat Kuruluş ve çalışma usulü

MADDE 4-(1) Acil çağrı merkezi, il merkezlerinde, tüm ilçeleri de kapsayacak şekilde, il emniyet müdürlüğü, il jandarma komutanlığı, il sağlık müdürlüğü ve belediyelerin (İtfaiye Teşkilatı) görev alanına giren acil yardım çağrılarını karşılamak üzere valilikler bünyesinde kurulur.

Acil çağrı merkezleri tatil günleri de dâhil olmak üzere 24 saat sürekli erişim esasına göre çalışır.

(2) Acil çağrı merkezi, acil müdahale gerektiren her türlü kara, hava, deniz kazalarında; yangın, deprem, sel ve benzeri doğal afetlerde ve diğer olaylarda, acil yardım çağrılarını karşılamak ve koordine etmekle görevlidir.

(3) Bu merkezlerde kadro durumuna göre İl Acil Çağrı Hizmetleri Koordinasyon kurulunca belirlenen sayı ve nitelikte personel istihdam edilir.

(4) İlgili kurumlar çağrı yoğunluğuna göre belirlenen sayıda çağrı yönlendirici personeli acil çağrı merkezlerinde görevlendirir. İhtiyaç halinde ilgili ya da diğer kurum personeli çağrı alıcı veya çağrı yönlendirici olarak çalıştırılmak üzere kurumunun görüşü alınarak acil çağrı merkezinden sorumlu vali yardımcısının teklifi ve valinin onayı ile görevlendirilir. Kurumların çağrı merkezlerinde çalışmış olanlar öncelikli olarak acil çağrı merkezinde görevlendirilebilir.

(5) Acil çağrı merkezlerinde alınan çağrılara çağrı alıcısı derhal cevap verir ve en kısa sürede ilgili kurumların çağrı yönlendiricisine aktarır. Çağrı yönlendiricisi, çağrı konusu olayı, hızlı ve etkin bir şekilde müdahale edilmesi için derhal acil yardım ve müdahale istasyonları ve ekipler ile kendi kurumuna eşzamanlı olarak aktarır ve takip eder, merkezdeki çağrı yönlendiriciler ve diğer kişi ya da kurumlarla gerekli koordineyi sağlar. Çağrının çağrı yönlendiricilerine aktarılmasından itibaren ilgili kurumlar olayın sevk ve idaresinden sorumludurlar.

(6) Acil çağrı merkezince olaya müdahale etmekle görevlendirilen acil yardım ve müdahale istasyonları ve ekipler, kendilerine verilen görevleri derhal yerine getirirler ve uygulamayı takip ederek neticesini acil çağrı merkezine ve kendi kurumlarının Haber/ Harekat Merkezine rapor ederler.

Teşkilat Yapısı ve Görevleri

MADDE 5- (1) İçişleri Bakanlığı Müsteşarı başkanlığında Sağlık Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı ve Çevre ve Orman Bakanlığı müsteşarları, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı, Emniyet Genel Müdürü, Jandarma Genel Komutanlığı Harekât Başkanı, Sahil Güvenlik Komutanı, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanı ve İller İdaresi Genel Müdürü ile acil çağrı merkezleri ile ilişkilendirilen diğer kurumların üst düzey temsilcilerinin katılımıyla Merkez Acil Çağrı Hizmetleri Koordinasyon Kurulu oluşturulur. Gündemdeki konulara göre diğer kamu kurum ve kuruluş temsilcileri de Merkez Acil Çağrı Hizmetleri Koordinasyon Kurulu toplantılarına davet edilebilir.

(2) Merkez Acil Çağrı Hizmetleri Koordinasyon Kurulu ülke genelinde uygulanacak hizmet standartları ile politikaları tespit eder, planlar, il acil çağrı merkezleri arasında gerekli koordinasyonu sağlar, çıkabilecek sorunların çözüm şeklini belirler. Kurul, Mart ve Ekim aylarında olmak üzere yılda iki defa toplanır. Başkan gerektiğinde kurulu ayrıca toplantıya çağırabilir. Kurulun sekretaryası İller İdaresi Genel Müdürlüğünce yürütülür.

Diğer kamu kurum ve kuruluşların görev alanına giren acil yardım çağrıları İl Acil Çağrı Hizmetleri Koordinasyon Kurulunun teklifi ve ilgili kurum veya kuruluşun uygun görüşü üzerine veya doğrudan doğruya Merkez Acil Çağrı Hizmetleri Koordinasyon Kurulunun kararı ile acil çağrı merkezlerinden karşılanır.

(3) Genel Müdürlük, Merkez Acil Çağrı Hizmetleri Koordinasyon Kurulunun belirlediği esaslar doğrultusunda;

a) Acil yardım çağrı hizmetleri ile ilgili olarak Ülke genelinde uygulanacak politikalar ve hizmet standartları konularında Merkez Acil Çağrı Hizmetleri Koordinasyon Kuruluna görüş ve öneriler sunmak,

b) Acil çağrı merkezlerinde kullanılan teknolojilerle ilgili gelişmeleri takip ederek, ihtiyaçlar ve imkânlar doğrultusunda yenilenmesini sağlayıcı tedbirler almak, projeler hazırlamak, c) Valilikler aracılığıyla il acil çağrı merkezlerinden intikal eden sorun ve önerileri ilgili kurumlarla birlikte değerlendirerek çözümler üretmek,ç) Merkez Acil Çağrı Hizmetleri Koordinasyon Kurulunun toplantı hazırlıklarını yapmak, gündemini hazırlamak, alınan kararların ilgili kurumlara ve valiliklere iletilmesini ve takibini sağlamak,d) Uygulamalarla ilgili rapor hazırlayarak Merkez Acil Çağrı Hizmetleri Koordinasyon Kuruluna sunmak ve acil çağrı merkezlerinin hizmetlerine ilişkin istatistikî bilgilere dayanarak veri tabanını oluşturmak, elde edilen veri ve bilgilerin analizini yapmak veya yaptırmak, buna uygun olarak strateji ve politikalar belirlemek ve analiz sonuçlarını kamuoyuna duyurmakla görevlidir.

(4) İllerde valinin başkanlığında ilgili vali yardımcısı, il belediye başkanı, il emniyet müdürü, il jandarma komutanı, il sağlık müdürü ve çağrı merkezi ile ilişkilendirilen diğer kurum temsilcilerinin katılımı ile İl Acil Çağrı Hizmetleri Koordinasyon Kurulu oluşturulur. Şubat ve Eylül aylarında olmak üzere kurul yılda iki defa toplanır. Gerektiğinde başkan kurulu ayrıca toplantıya çağırabilir.

(5) İl Acil Çağrı Hizmetleri Koordinasyon Kurulu; ihtiyaç durumuna göre ilin ve bağlı ilçelerin uygun yerlerinde hizmetlerin etkinliği açısından istasyonları belirlemek, il genelinde ilgili birimler arasında koordinasyonu sağlamak, acil çağrı merkezinin etkin ve verimli çalışması için gerekli tedbirleri almak ve uygulamasını takip etmek, çıkabilecek sorunlar ve çözüm şekliyle ilgili görüş ve önerileri ile uygulama ile ilgili raporları valilik aracılığı ile Merkez Acil Çağrı Hizmetleri Koordinasyon Kuruluna sunmakla görevlidir.

(6) İl acil çağrı merkezlerinin genel düzeninden, iş yürütümünden ve ilgili kurumlar arasındaki koordinasyondan valiye karşı sorumlu olmak üzere bir vali yardımcısı görevlendirilir. Bu merkezlerde görev yapmak üzere bir acil çağrı merkezi müdürü ve yeterli sayıda çağrı alıcı, çağrı yönlendirici ve diğer personel istihdam edilir.

Acil çağrı merkezi müdürü, teknik altyapı ve idari bakımdan merkezin düzenli ve verimli çalışması ile iş ve işlemlerin aksatılmaksızın yürütülmesinden ilgili vali yardımcısına karşı sorumludur.

Merkezde çalışan çağrı yönlendiriciler ilgili vali yardımcısına, çağrı alıcılar ve diğer personel ise çağrı merkezi müdürüne bağlı olarak çalışırlar.

Acil çağrı merkezlerinde görevlendirilen çağrı yönlendirici ve diğer personelin disiplin ve sicil işlemleri, kendi kurumlarında tabi oldukları disiplin ve sicil hükümlerine göre yürütülür. Bu görevliler hakkında ilgili vali yardımcısı tarafından ek sicil raporu düzenlenir.

Çağrı merkezi müdürü,

a) Merkez çalışmalarının düzenli, sürekli ve verimli bir şekilde aksamadan sürdürülmesini sağlamak için gerekli tedbirleri almak,

b) Merkezle ilgili sorun ve çözüm önerilerini valiliğe bildirmek,

c) Merkezin ödenek ve kadro ihtiyaçlarını tespit ve takip ederek, valiliğe bildirmek,

ç) Kendisine bağlı personelin sicil, disiplin ve diğer özlük hakları ile ilgili iş ve işlemleri yapmak,

d) İl Acil Çağrı Hizmetleri Koordinasyon Kurulu toplantılarının hazırlık çalışmalarını ve sekretarya ile ilgili iş ve işlemlerini yürütmek,

e) Uygulamalarla ilgili rapor hazırlayarak İl Acil Çağrı Hizmetleri Koordinasyon Kuruluna sunmakla görevlidir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Haberleşme

Haberleşme

MADDE 6-(1) 112 kısa numaralı hat, acil yardım çağrıları için tahsis edilmiştir. Bu hattın kurulumu, işletimi, bakımı, onarımı ve benzeri iş ve işlemler için kamu ve özel işletmeciler tarafından ücret talep edilemez.

(2) 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu ile alternatif haberleşme altyapısı kurmakla görevlendirilen Ulaştırma Bakanlığı, kurduğu ve kuracağı telsiz haberleşme altyapılarında, acil çağrı merkezlerinin telsiz haberleşme ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde teknik altyapıyı hazırlayarak bu merkezlerin kullanımına tahsis ederler

(3) Frekans tahsisi konusunda yetkilendirilmiş kurumlarca, bu merkezlere acil hizmetlerde kullanabilmeleri için belirlenen uluslararası standartlarda telsiz frekansları tahsis edilir. Bu frekansta İçişleri Bakanlığının muvafakati alınarak muhabere yapma izni verilir. Acil yardım çağrı konuları dışında bu kanaldan muhabere yapılamaz.

(4) Acil çağrı merkezlerine 24 saat esasına göre ve her türlü şartta çalışabilecek yeteri kadar telli ve telsiz haberleşme kanalları kurulur. Sabit ve mobil işletmeciler üzerinden gelen tüm çağrılar Türk Telekom A.Ş. aracılığıyla acil çağrı merkezine ulaştırılır.

(5)Mobil şebeke işletmecileri, kendi şebekelerinden başlatılan acil yardım çağrıları, çağrıda bulunan aboneye ilişkin konum bilgisini Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunca belirlenen esaslar çerçevesinde ilgili acil çağrı merkezinde sonlandırılmak üzere Türk Telekom A.Ş. ye teslim eder. Türk Telekom A.Ş. bu çağrıları maliyetine katlanmak suretiyle ilgili acil çağrı merkezinde sonlandırır. Türk Telekom A.Ş. kendi şebekesinden başlatılan acil yardım çağrıları, çağrıda bulunan aboneye ilişkin konum bilgisini içerecek şekilde ilgili acil çağrı merkezinde sonlandırır.

(6) Acil çağrı merkezindeki görüşmeler zaman belirtmek suretiyle, kayıt altına alınır ve kayıtlar beş yıl süre ile saklanır.

(7) 112 Acil çağrı merkezleri ülke genelinde faaliyete geçtikten sonra ilgili kurumlar, acil olmayan çağrıları karşılamak üzere Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunca belirlenecek çağrı-ihbar numaralarını, Sağlık Bakanlığı ise 112 numaralı hat dışında kendisine tahsis edilen diğer hatları kullanır.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Mali Hükümler

Mali Hükümler

MADDE 7-(1) Acil çağrı merkezinde görevlendirilen personelin aylık, ödenek, her türlü zam ve tazminatları ile diğer mali ve sosyal hak ve yardımları kendi kurumları tarafından karşılanır.

(2)Acil çağrı merkezi müdürüne, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi en yüksek Devlet memuru aylığının ek gösterge dahil % 75’i, acil çağrı merkezinin diğer personeli ile kurumlardan görevlendirilen personele % 50’si tazminat olarak ödenir. Bu tazminat, damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tabi tutulmaz

(3) Acil çağrı merkezlerinin kuruluş, çalışma ve personel giderleri, her yıl İçişleri Bakanlığı bütçesine konulan ödenekten karşılanır. Ayrıca il özel idareleri acil çağrı merkezlerinin giderlerinde kullanılmak üzere bütçelerine yeteri kadar ödenek koyarlar. (4) Acil Çağrı Merkezlerinin bazı hizmetleri hizmet satın alınması yoluyla gördürülebilir.

BEŞİNCİ BÖLÜM

Denetim, Yasaklar ve Ceza Hükümleri

Denetim ve Yasaklar

MADDE 8-(1) Acil çağrı merkezleri uygun görülen zamanlarda Bakanlıkça ve valiler tarafından yılda en az bir defa denetlenir.

(2) Acil çağrı merkezlerinde bulunan her türlü kişisel bilgi veya belgenin gizliliği esastır. Acil çağrı merkezi görevlileri görevleri nedeniyle elde ettikleri bu bilgi veya belgeleri kişinin izni olmadan veya yasalarla yetkilendirilen ve görevlendirilen merciler ile görevleri ile ilgili olarak muttali olanlar dışında hiçbir kişi ya da kurumla paylaşamazlar.Ceza Hükümleri

MADDE 9-(1) Asılsız ihbarda bulunmak suretiyle görevlileri meşgul ettikleri tespit edilen kişilere 30/3/2005 tarih ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununda belirlenen usule göre il valileri tarafından, 500 TL idari para cezası verilir. Tekerrür halinde bu ceza iki katı olarak uygulanır.

ALTINCI BÖLÜM

Çeşitli Hükümler

Yönetmelik

MADDE 10-(1) Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin esaslar ile acil çağrı merkezleri kadrolarında görev yapacak müdür ve personelin nitelikleri, görevde yükselme, atama veya görevlendirme usulleri ile sicil ve disiplin işlemleri Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Kadrolar

MADDE 11- Bu Kanuna ekli (1) sayılı listede yer alan kadrolar bu Kanun kapsamındaki hizmetlerde kullanılmak üzere ihdas edilerek, 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin İçişleri Bakanlığı bölümüne eklenmiştir.

İhdas edilen kadrolara yapılacak açıktan ve naklen atamalarda bütçe kanunlarında getirilen sınırlamalar 5 yıl süreyle dikkate alınmaz.

Değiştirilen hükümler

MADDE 12 – (1) 657 sayılı Kanuna ekli (II) sayılı cetvelin "4. Başbakanlık ve Bakanlıklarda" bölümüne "İl Sosyal Etüt ve Proje Müdürü" ibaresinden sonra gelmek üzere “İl Acil Çağrı Merkezi Müdürü” ibaresi eklenmiştir.

(2) 14/2/1985 tarihli ve 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 28 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Acil yardım çağrılarını İl esasına göre en kısa sürede ve etkin bir şekilde karşılamak ve ilgili kamu kurum ve kuruluşları arasında koordinasyonu sağlamak üzere, illerde 112 Acil Çağrı Merkezi Müdürlüğü kurulmuştur.”

GEÇİCİ MADDE 1- İlgili kurumlar tarafından kullanılan mevcut çağrı-ihbar numaralarının ülke genelinde kullanımına, acil çağrı merkezlerinin hizmetlerindeki etkinlik göz önünde bulundurularak Merkez Acil Çağrı Hizmetleri Koordinasyon Kurulunun kararı üzerine Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından son verilir. Bu süre zarfında ilgili kurumlar mevcut çağrı-ihbar numaralarını kullanmaya devam ederler.

Yürürlük

MADDE 13- Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 14- Bu kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

112 Özelleşmesi Hakkında Bakanlıktan Açıklama


Sağlık Bakanlığı, ’112 acil sağlık hizmet birimlerine ait ambulanslar ve çalışan personelin özelleştirildiği’ öne sürülerek yayınlanan haberlerin gerçekten uzak olduğunu açıkladı.(ne zaman böyle açıklama olsa, bir süre sonra  haber gerçek oluyor)

Bakanlıktan kamuoyunu doğru bilgilendirmek amacıyla gerçekleştirilen açıklamada, “Söz konusu haberlerde dile getirilen Kocaeli, Bursa ve Ankara illerinde gerçekleştirilen uygulama; hastane öncesi acil sağlık hizmetlerinin daha etkin bir şekilde verilebilmesine yönelik olarak il sağlık müdürlüklerimizin o yıl için ortaya çıkan ihtiyaç ve taleplerini gidermek amacıyla yalnızca ambulans ya da şoförü ile beraber ambulans kiralaması biçimindedir. Bu kiralama hizmeti için, ihtiyaç ve talep bildiren illere bir sene için müsaade edilmektedir. Bu çerçevede 2013 yılı içinde ülke genelinde toplam 68 şoförlü ambulans hizmet alımına müsaade edilmiştir.” sözlerine yer verildi.

112 ambulansları veya personellerinin taşeron şirketlere verilmesinin söz konusu olmadığına dikkat çekilen açıklamada, “Bu çerçevede görevini yerine getiren ambulanslar da 112 hizmeti vermekte, hizmetten faydalanan vatandaş açısından hiçbir fark olmamakta ve herhangi bir ücret istenmemektedir. Bu ambulansların 24 saat hizmet sunmasında amaç, hizmetin kesintisiz bir şekilde devam etmesidir. 2006 yılında ilan edilen Ambulanslar ve Acil Sağlık Araçları ile Ambulans Hizmetleri Yönetmeliği ‘nin söz konusu maddesi ‘Ambulans servisleri, özel sağlık kuruluşları ile ambulans hizmet alımı için sözleşme imzalanabilir. Ambulans servislerinin hangi bölgelerde ve hangi miktarda kuruluşla sözleşme imzalayabileceği müdürlük tarafından ilgili şubelerden meydana getirilecek bir heyet tarafından tespit edilir.’ biçimindedir. Aynı yönetmelikte ambulans servisi ruhsatlandırma işleminin yalnızca özel ambulanslar için gerçekleştirildiği ifade edilmektedir. Bundan dolayı burada hizmet alımında amaç özel sağlık kuruluşlarının özel ambulans servislerinden ambulans hizmeti temin edilebilmesidir.” cümleleri sarf edildi.

 Alıntı:mynet.com

112 Özelleşme Yolunda...

Ankara 112’de kiralık ambulans dönemi başladı. Düzenlenen ihale sonucunda şoför, ekipman ve düzenli bakım masrafları firmaya ait olacak şekilde Demirhan Turizm’den 20 ambulans kiralandı. Sözleşmeye göre ambulans şoförleri kesintisiz 24 saat çalıştırılabilecek.

Bursa ve Kocaeli 112’de başlayan kiralık ambulans uygulamasına Ankara 112’de de geçildi. Uygulama, Sağlık Bakanlığı tarafından 2006 yılında yayımlanan Ambulanslar ve Acil Sağlık Araçları ile Ambulans Hizmetleri Yönetmeliği’nde yer alan “Ambulans servisleri, özel sağlık kuruluşları ile ambulans hizmet alımı için sözleşme yapabilir” maddesine dayanıyor.

Ankara İl Sağlık Müdürlüğü İl Ambulans Servisi Başhekimliği, acil sağlık hizmetleri istasyonlarında kullanılmak üzere, sağlık personeli ve araç yakıtını Ankara İl Sağlık Müdürlüğünün karşılayacağı ‘sürücülü ambulans kiralama hizmeti’ almak için 23 Mayıs’ta ihaleye gitti.

Yaklaşık maliyeti 9 milyon 227 bin 836 TL olan ve sonuçları 17 Temmuz’da açıklanan ihaleyi, 4 milyon 669 bin 940 TL’lik en düşük teklifle Demirhan Turizm aldı.  Firma ile 3 Temmuz’da sözleşme imzalanmasının ardından Ankara 112’de yeni dönem başladı. Demirhan Turizm 15 Temmuz 2013 ile 25 Şubat 2015 tarihleri arasında toplam 590 gün sürücülü ambulans kiralama hizmeti verecek.

Aylık çalışma süresi 192 saat

Sürücülerin adaptasyon eğitiminin ardından 20 Temmuz tarihi itibariyle kiralık ambulansların merkezdeki yoğun istasyonlarda görevlerine başladıkları öğrenildi. Kesintisiz 7 gün 24 saat hizmet verecek olan firmayla yapılan sözleşmede, “Yüklenici firma faaliyette olan her acil yardım ambulansı için yeterli sayıda ve nitelikte, kesintisiz hizmet süresi maksimum 24 saat olacak şekilde elamanları çalıştırır” hükmü yer aldı. Nöbet aralarının, kesintisiz çalışma süresinin 2 katından az olamayacağı belirtilen sözleşmeye göre, çalışanların aylık çalışma süresi 192 saati geçemeyecek.

Başhekimlik nereyi uygun görürse orada çalışacaklar

Çalışma noktaları günlük olarak İl Ambulans Servisi Başhekimliğince belirlenecek olan ambulanslar, acil yardım talebinde bulunan hastaya gidilmesi, müdahale edilmesi, stabilizasyonun sağlanması ve gerektiğinde bir sağlık kurumuna nakledilmesinde kullanılacak. Görev gereği gidilmesi gereken komşu il ve ilçeler dışında ambulanslar sadece Ankara il sınırları içinde hizmet verecek. Şartname uyarınca araçların her türlü vergi, sigorta, kasko, bakım, onarım, lastik, yedek parça değişim ve trafik cezaları gibi tüm giderleri yüklenici firmaya ait olacak.

Alıntı: hekimpostası.org.tr