27 Ekim 2014 Pazartesi

30 Ekim'de Anayasa Mahkemesi tamgün ve aile hekimliğinde nöbeti görüşecek

Anayasa mahkemesi 30 Ekim 2014 Perşembe Günü Saat 09.30’da Yapılacak Mahkeme Toplantısı Gündemine Ocak ayında değiştirilen ve içinde Tam Günden aile hekimlerine nöbetin de bulunduğu, sağlıkla ilgili çok önwemli maddeleri görüşecek.


Görüşülecek Tam Gün Maddesi:
MADDE 11 – 4/11/1981tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 36 ncı maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal edilen altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“Kamu kurum ve kuruluşlarının ve vakıflara ait olanlar da dâhil olmak üzere yükseköğretim kurumlarının kadro ve pozisyonlarında bulunmayan profesör ve doçentler, tıp ve diş hekimliği fakültelerinin ihtiyaç duyulan alanlarında teorik ve uygulamalı eğitim ve öğretim ile araştırma faaliyetlerinde bulunmak ve bu faaliyetlerin gerektirdiği işleri yapmak üzere diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılmasına ilişkin hükümlerine tabi tutulmaksızın sözleşmeli öğretim üyesi olarak istihdam edilebilir. Sözleşmeli öğretim üyelerine, yapacakları faaliyetin niteliğine göre devamlı statüde çalışan profesör ve doçentler için 2914 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin dördüncü fıkrası ile unvanlar itibarıyla belirlenen ek ders ücretlerinin on katına kadar saatlik sözleşme ücreti ödenebilir. Özellik arz eden faaliyetler için, Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine Yükseköğretim Kurulu kararıyla 2914 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin dördüncü fıkrası ile unvanlar itibarıyla belirlenen ek ders ücretlerinin on beş katına kadar saatlik sözleşme ücreti ödenebilir. Bu fıkra kapsamında sözleşmeli profesör ve doçentlere ödenecek sözleşme ücretinin yıllık toplam tutarı, üniversitenin özel bütçesinde ilgili yılda personel giderleri için öngörülen başlangıç ödeneğinin toplam tutarının yüzde 1’ini hiçbir şekilde geçemez; ancak, ilgili üniversitenin teklifi ve Yükseköğretim Kurulunun uygun görüşü üzerine Maliye Bakanlığınca bu oran bir katına kadar artırılabilir ve bu şekilde artırılan tutar ilgili üniversitenin döner sermaye bütçesinden karşılanır. Sözleşmeli olarak istihdam edilecek profesör ve doçent sayısı, ilgili tıp ve diş hekimliği fakültelerinde devamlı statüde çalışan öğretim üyesi sayısının yüzde 5’inden fazla olamaz. 1/3/2006 tarihinden sonra kurulan üniversiteler, bu oranlara tabi olmaksızın beş kişiye kadar sözleşmeli öğretim üyesi istihdam edebilir. Sözleşmeler, aylık çalışma süresi seksen saati geçmemek üzere bir yıla kadar yapılabilir. Süresi iki ayı geçmeyen sözleşmeler üniversite yönetim kurulunun kararıyla yapılır ve yapılan sözleşmelerin içeriği ve gerekçesi hakkında yedi gün içinde Yükseköğretim Kuruluna bilgi verilir. İki aydan daha uzun süreli sözleşmeler, üniversite yönetim kurulunun kararı ve Yükseköğretim Kurulunun izniyle yapılır. Aynı hizmet için iki aydan sonra yapılacak müteakip sözleşmeler de Yükseköğretim Kurulunun iznine tabidir. Sözleşmeli öğretim üyelerine, bu fıkra uyarınca yapılacak ödeme dışında 58 inci maddede öngörülen ek ödeme dâhil olmak üzere herhangi bir ad altında ödeme yapılamaz. Bu kişiler rektör, dekan, enstitü, yüksekokul, uygulama ve araştırma merkezi müdürü, senato, yönetim kurulu ve kurul üyesi, bölüm başkanı, anabilim ve bilim dalı başkanı ve başhekim olamaz; bunların yardımcılıklarında bulunamaz ve benzeri idari görev alamaz; akademik birim yöneticiliği ve rektörlük seçimlerinde oy kullanamaz. Sözleşmeli öğretim üyesi çalıştırılmasına ilişkin usul ve esaslar, bunlara yaptıkları görevlere bağlı olarak ödenecek saatlik sözleşme ücretlerinin tutarı ile bu fıkranın uygulanmasına ilişkin diğer hususlar Maliye Bakanlığı ile Yükseköğretim Kurulu tarafından müştereken belirlenir.”
“Tabip, diş tabibi ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan öğretim elemanları, kanunlarda belirtilen hâller dışında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 28 inci maddesi hükmüne tabidir. Ancak bunlardan profesör ve doçent kadrosunda olanlar, her bir anabilim dalındaki kadrolu profesör ve doçent sayısının yüzde 50’sini geçmemek, bir yıla kadar kurumsal sözleşme yapılmak ve geliri üniversite döner sermayesi hesabına kaydedilmek şartıyla ve ilgilinin muvafakati ile mesai dışında özel hastaneler veya vakıf üniversitesi hastanelerinde çalıştırılabilir. Bu şekilde çalıştırılabileceklerin hesabında küsurat dikkate alınmaz ve çalıştırılacak öğretim üyeleri, Sağlık Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulunca belirlenecek yüzde 50’si uygulama, yüzde 50’si de akademik faaliyetlerinden oluşacak önceki yılın performans kriterlerine göre belirlenir. Bu fıkra kapsamında çalıştırılan öğretim üyeleri;
a) Aynı anda birden fazla sözleşme ile çalıştırılamaz.
b) Aylık sözleşme ücretleri, mesai dışı toplam tavan ek ödeme brüt tutarından az olamaz.
c) Altıncı fıkrada sayılan idari görevlerde bulunamaz.
ç) 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 73 üncü maddesinin üçüncü fıkrası çerçevesinde ilave ücret alınmak suretiyle hizmet veremez.
d) İlgili mevzuata ve sözleşme hükümlerine aykırı davranmaları hâlinde, idari ve disiplin sorumlulukları saklı kalmak kaydıyla bir yıl, üç yıl içinde tekerrüründe beş yıl süreyle bu kapsamda çalıştırılamaz.
Özel hastaneler ve vakıf üniversitesi hastaneleri, tabip ve diş tabibi kadro sayıları için ayrı ayrı hesaplanmak şartıyla ve bu sayıların yüzde 20’sini geçmemek üzere yedinci fıkra kapsamında üniversite ile sözleşme yapabilir. Vakıf üniversiteleri ile iş birliği yapan özel hastanelerde yüzde 20 oranının hesabında, üniversite kadrolarındaki tabip ve diş tabibi dikkate alınmaz. Bunlardan ilgili mevzuata ve sözleşme hükümlerine aykırı davrananların, bu kapsamdaki ilgili sözleşmesi sona erdirilir ve bunlar bir yıl süreyle yeni sözleşme yapamaz. Aykırı davranışın üç yıl içinde tekerrüründe ise beş yıl süreyle yeni sözleşme yapma yasağı uygulanır.
Yedinci fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Yükseköğretim Kurulunun onayı ile üniversite yönetim kurulları tarafından belirlenir.”

Aile hekimliğiyle ilgili madde:

MADDE 52 – 24/11/2004 tarihli ve 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanununun 3 üncü maddesinin beşinci fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve bu cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiş; yedinci fıkrasında yer alan “tetkik ve sarf malzemesi giderleri” ibareleri madde metninden çıkarılmış ve aynı fıkranın sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“Aile hekimlerine ve aile sağlığı elemanlarına 657 sayılı Kanunun ek 33 üncü maddesinde belirtilen yerlerde haftalık çalışma süresi ve mesai saatleri dışında ayda asgari sekiz saat; ihtiyaç hâlinde ise bu sürenin üzerinde nöbet görevi verilir.”

“Bunlara entegre sağlık hizmeti sunulan merkezlerde artırımlı ücretten yararlananlar hariç olmak üzere, 657 sayılı Kanunun ek 33 üncü maddesi çerçevesinde nöbet ücreti ödenir.”

“Aile hekimlerince talep edilen tetkik ve sarf malzemelerinin giderleri halk sağlığı müdürlükleri tarafından hak sahiplerine ayrıca ödenir.”

Alınıt:medimagazin.com

Onkolog Yrd.Doç.Dr. Dizdar: Piliç sektöründeki değişim tıptan ileride..

Antalya'nın Finike İlçesi'nde Eğitim- Sen tarafından 'Beslenme ve Hastalık İlişkisi' konulu panel düzenlendi. Finike Canan Yavuz Gürkan Kız Teknik ve Meslek Lisesi'nde düzenlenen panele, İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Yavuz Dizdar konuşmacı olarak katıldı. Çok sayıda vatandaşın izlediği panelde 20 yıl öncesine göre plastiğin daha çok kullanıldığı bir dünyanın ortaya çıktığını belirten Yrd. Doç. Dr. Yavuz Dizdar, "Daha betonlaşmış şehirler, daha kimyasal bir dünya, daha hijyenik bir dünya, daha çok genetiğiyle oynanmış besin kaynakları, daha çok endüstriyel gıda ve daha çok elektromanyetik ortamlar var. Bu faktörler insanın yaşam dengesini bozabiliyor" dedi.

'PİLİÇ SEKTÖRÜNDEKİ DEĞİŞİM TIPTAN BİLE İLERDE'

Daha çok ve hızlı üretmeyle dayanıklılık koşullarını geliştirme adına gıda ürünlerinin yapısının değiştirildiğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Dizdar, şöyle dedi:

"Örneğin, normal koşullarda ekşiyerek bozulması gereken yoğurdumuz, artık ekşimiyor, epey zaman beklemesine rağmen bozulmuyor. Piliç sektöründeki teknolojik değişimler inanılmaz hızda ilerliyor. Geldiğimiz noktada, piliç sektöründeki değişimlerin tıp sektöründen bile ilerde olduğunu görüyoruz. Hareket kabiliyeti kısıtlanmış bir piliç, değişik yöntemlerle 45 günde tüketime hazır hale gelebiliyor. Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların (GDO) beslenme üzerinde önemli bir yeri var artık. Değişik etkenlere bağlı olarak bilim ilerliyor ama kanser vakaları da artış gösteriyor. Kanser türlerine bağlı olarak kalp yetmezliği, diyabet, obezite gibi bağlı sağlık sorunları da çoğalıyor."

'ANNE SÜTÜNDE İLAÇ KALINTISI'

2003 yılında Kahramanmaraş'ta yapılan bilimsel çalışmalarda anne sütü örneklerinin 3'te 1'lik kısmında ilaç kalıntısı, 2005 yılında ise Uluabat Gölü'nde yapılan çalışmalarda tarım ilaçları vasıtasıyla kirlenme tespit edildiğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Dizdar, "Antalya bölgesinde görev yapan uzman doktor arkadaşlarımızdan, özellikle Kumluca ve çevresinde rastlanılan bazı kanser türlerinin kayda değer oranda yükseldiğini duyuyoruz" diye konuştu.

'TIBBIN TANIMSIZLIK DÖNEMİ'

İnsan vücudunun sağlıklı bir yaşam sürebilmesinin aldığı gıdalara bağlı olduğunu aktaran Yrd. Doç. Dr. Dizdar, şöyle devam etti:

"Vücudumuzun eksik beslenmesi durumunda ne gibi hastalıklar çıkacağını bilemeyiz. Çünkü tıp beslenmenin hep doğal olduğunun kabullenilmesiyle işe başlar. Beslenme uzun süre eksik kaldığında, vücudun bileşimi de değişir, bu durumda hastalık da değişir. Sözün özü, bugünün kanser sanılan hastalıklarının büyük bölümü aslında gerçekten hastalık bile olmayabilir. İşte buna 'tıbbın tanımsızlık dönemi' adını veriyoruz. Sağlıklılık durumu geleneksel beslenme kıstas alınarak tanımlanmıştır, uzun raf ömürlü endüstriyel market gıdalarında durum değişir, hastalık da değişir."

Alıntı:medimagazin.com