13 Ocak 2017 Cuma

Astım Hastası Çocuklar Nasıl Giydirilir?

Çocukları astım hastası olan aileler için sıkıntılı aylar başladı. Havaların soğumasıyla astımlı çocuklarda görülen rahatsızlıkların artması, anne ve babaları endişelendiriyor. Ancak soğuk havalarda astım hastası çocuğunuzu koruyabilirsiniz. Bunun en iyi yolu ise ağza ve burna sarılan atkı…

Çocuk Alerji ve Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Akçay, astımlı çocukların akciğerlerinin enflemasyon denilen iltihaplanma sonucu çok hassaslaştığını belirtiyor. Enflemasyon birçok nedeni olduğunu anlatan Prof. Dr. Ahmet Akçay, “En sık karşılaşılan nedenler ev tozu mite’ları, polenler, küfler ve evcil hayvanların tüyleri gibi alerjenlere karşı alerji gelişmesi. Diğer nedenler ise genetik, obezite, hava kirliliği, akciğer enfeksiyonlarıdır. Bu nedenle akciğerler hava değişimlerine ve soğuk havaya da hassastır” diyor.

Mıknatıs Gibi Hastalıkları Çekerler

Astımlı çocukların akciğerlerinde aşırı hassasiyet olması sonucu sık sık öksürük, nefes sıkışması, akciğerde hırıltı belirtileri ortaya çıktığını anlatan Prof. Dr. Ahmet Akçay, gribal enfeksiyonların da ağır ve uzun sürede geçtiğini söylüyor. Astımlı çocukların akciğerlerinin aşırı hassas olması nedeniyle kışın bazı önlemler almak gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Ahmet Akçay, “Çünkü soğuk havanın akciğerlere doğrudan girmesiyle akciğerlerin bronşlarında daralma yaparak öksürük ve nefes sıkışması sebep olabileceği için soğuktan korunmak gerekir” şeklinde konuşuyor.

Yün Yerine Pamuklu Kumaşlar Seçin

Astımlı çocukların akciğerleri aşırı hassas olduğu için kışın bazı önlemler almak gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Ahmet Akçay, anne ve babalara çocuklarını nasıl giydirmeleri gerektiğini şöyle anlatıyor:

“En iyi uygulama rüzgar maskesi kullanmak veya atkı ile ağız ve burnu kapatmaktır. Bu şekilde soğuk havanın doğrudan akciğere ulaşması ve böylece öksürük engellenmiş olur. Astım özellikle İstanbul gibi deniz kenarında olan şehirlerde, ev tozu mite’larına alerji nedeniyle geliştiği ve birçok astımlı çocukta egzama ile birlikte olabildiği için yünlü iç çamaşırı yerine pamuklu iç çamaşırı tercih edilmelidir.

"Çok terleyen bir çocuksa ve iç çamaşırları çok ıslanıyorsa buna çözüm olabilecek en iyi çamaşırı tercihi doğal ipek çamaşırlardır. Çünkü teri en iyi çeken ve çamaşırın ıslak olmasını engelleyen en iyi alternatif ipek olanlardır. Bunun dışında soğuğu engelleyecek kıyafetler kullanmak ve ortam ısısına uygun hareket edebilmek için kat kat giyinmek gerekiyor. Örneğin dış ortamdan iç ortama girince üstünde paltoyu veya montu çıkarınca ortam sıcaksa çıkarabileceği bir yelek de giymesi de tercih edilebilir.”

Alıntı:milliyet.com.tr

Sofra Tuzu ve Himalaya Tuzu Arasında Fark Yok

Sağlık Bakanlığı'nın isteği üzerine kaya tuzu ile ilgili bir rapor hazırlayan Türkiye Kardiyoloji Derneği (TKD) Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Birhan Yılmaz, kaya tuzunun (Himalaya tuzu vs.) sağlığa yararlı ve bol miktarda mineral içerdiği yönündeki iddiaları "masal” olarak nitelendirdi.

"Sofra tuzundan daha sağlıklı değil"

Kanser yapıcı elementler içeriyor

Günde 1 silme kaşığı tuz


Tuzun içindeki sodyumun kalp ve damar sağlığı açısından sakıncalı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yılmaz şunları söyledi:

"Farklı çalışmalarda, aşırı tuz tüketimiyle kalp ve damar hastalıkları ve özellikle hipertansiyon ilişkisi değişen oranlarda ortaya konuldu. Tuzun içindeki minerallerden hipertansiyonla ilişkili olanı sodyum molekülü. Kaya tuzunda da sodyüm klorür miktarı yüzde 97.35 gibi yüksek bir oranda. Kısacası sofra tuzundan daha sağlıklı değil. Hatta içinde zararlı başka elementler ve radyoaktif olduğunu bildiğimiz maddeler bile var.”

Kaya tuzunun içinde sağlık açısından olumlu olarak anılan bazı mineral ve elemenler olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yılmaz, kaya tuzu ile ilgili uyarıyor:

"Bunların miktarı, sağlık üzerine etki edemeyecek kadar az düzeyde. Daha da ilginci bu kaya tuzlarının bileşiminde, insan sağlığı açısından çok riskli olduğu bilinen plütonyum (atom bombası yapımında kullanılır), talyum ve radyum (radyasyon yani ışın içerir; radyasyonun kanser yapıcı etkisi bilinmektedir) gibi maddeler, ve dahası kurşun (zararlı etkileri bilinen ağır metal) yine çok az miktarda da olsa bulunuyor”

Tuz ve içerisindeki sodyum, hücre dışı sıvının önemli bir bileşeni. Dolayısıyla, tüketimi sıfırlamak (ki mümkün değil çünkü gıdaların içinde doğal olarak bulunuyor) sağlık açısından doğru değil. Ancak Türkiye'de dünya ortalamasının çok üzerinde tuz tüketiliyor. Kadınlar günde 16, erkeklerse 18 gramdan fazla tuz alıyor. Prof. Dr. Yılmaz, "Bu rakam, pek çok bilimsel kılavuzda üst sınır olarak belirlenen rakamlardan birkaç kat fazla. Dolayısıyla, ülkemizde tuz tüketiminin (dolayısıyla sodyum) çok aşırı olduğu bir gerçek” dedi. Önerilen tuz tüketim miktarı ise günde 1 silme kaşığı.

Alıntı:kadınvekadın.com