29 Ekim 2009 Perşembe

TÜRK TORAKS DERNEĞİ'NİN DOMUZ GRİBİ HAKKINDAKİ GÖRÜŞÜ

19 EKİM 2009

Domuz gribi H1N1 tipi influenza (grip) virusu ile olusan bir enfeksiyondur. -lk kez
Nisan 2009’ da A.B.D.’ de saptanmıs; ardından mevsimsel özellik nedeniyle, basta
güney yarıküre olmak üzere dünyanın pek çok ülkesine yayılmıstır. -lk
saptanmasından bu yana, Dünya Saglık Örgütü’ ne bildirilen influenza olgularının
yarısından fazlası H1N1 tipindedir. Bununla iliskili olarak, hastalıgın görüldügü
ülkelerde, grip nedeniyle saglık kuruluslarına yapılan basvuru, hastaneye yatıs
sayıları ve ölüm oranları, bu mevsimde beklenenlerin üstündedir.Şimdiye dek H1N1
enfeksiyonuna baglı ölüm oranının %0.1 düzeyinde oldugu bildirilmektedir.

Domuz gribi konusunda dünyadaki deneyim 14-16 Ekim 2009 arasında DSÖ
tarafından düzenlenen bir toplantıda degerlendirilmistir. Veriler, H1N1 enfeksiyonu
gelisen hastaların çok büyük bölümünde, hastalıgın grip benzeri hafif bir tabloyla
seyrettigini, tedavi gerekmeksizin, bir hafta içinde tümüyle iyilesme saglandıgını
göstermektedir. Diger yandan, temel kaygı giderek hastalıgın hızlı ve agır bir seyir
gösterdigi bazı alt gruplarda yogunlasmaktadır. Bu hasta gruplarında organ
yetmezlikleriyle seyreden ciddi pnömoni (zatürre) veya astım, kronik bronsit, KOAH
(kronik obstrüktif akciger hastalıgı) gibi hastalıkların kötülesmesi izlenebilmekte;
bu ciddi klinik tablolar, daha sık hastane ve yogun bakım birimlerine yatıs
gerektirmektedir.


Hastalıgın ciddi seyrettigi olgularda en sık sorun virusun dogrudan yol açtıgı
pnömonilerdir. Ayrıca, hastaların %30 kadarında bu virus enfeksiyonuna eklenen
baska bir bakterinin (en sıklıkla Streptococcus pneumoniae ve Staphylococcus
aureus) de pnömoniye yol açtıgı gözlenmistir. Pnömoni zemininde gelisen solunum
yetmezligi ve sok tablosu ölüme neden olmaktadır.

Dünya deneyimi, agır H1N1 enfeksiyonunun yol açtıgı klinik tablonun mevsimsel
gripte gözlenenden belirgin sekilde farklı oldugunu göstermektedir. Ciddi hastalık
için üç temel risk grubu belirlenmistir: altta yatan önemli saglık sorunu (KOAH,
astım gibi kronik solunum sistemi hastalıkları, diyabet, kronik kalp-damar
hastalıkları, bagısıklıgın baskılanması) olanlar, özellikle son üç ay içindeki
hamileler, iki yas altı çocuklar. Bu üç grubun dısında, obes hastalarda da ciddi
klinik tablolara rastlanmıstır. Son olarak, daha düsük oranda, saglıklı gençlerde de
ciddi hastalık tablosu gelisebilmektedir, ancak bu kisilerde, halen herhangi bir risk
faktörü tanımlanamamıstır.

Agır hastalarda, genel olarak yakınmaların ilk baslamasından itibaren 3-5. günlerde,
hızla solunum yetmezligine ilerleyen bir kötülesme gözlenmistir. Halen H1N1 virüsü
antijenik yapısında bir degisiklik göstermedigi için, hem gelistirilen asılar, hem de
eldeki antiviral ilaçlar (oseltamivir, zanamivir) etkindir. İlaçlarla, klinik tablonun
daha hafif seyretmesi ve ölüm riskinin azaltılması mümkün olmustur. Bir bakteriyel
enfeksiyonun eklendiginin düsünüldügü olgularda uygun antibiyotikler de
kullanılmalıdır.

Advisory Comittee for Immunization Practices (ACIP: Center for Disease Control -
CDC- ’ün asılamadan sorumlu komitesi) Eylül 2009’da yayınladıgı duyurusunda
asagıdaki grupların öncelikli olarak asılanmasını önermistir: Hamileler, 6 ay -24 yas
arası çocuklar, 6 aydan daha küçük bebeklere bakım veren ya da birlikte yasayan
kisiler, 24-64 yas arasındaki astım, diyabet gibi kronik hastalıgı olan ya da bagısıklık
sistemi zayıflamıs olan kisiler, saglık personeli. Hamilelerin asılanması bebeklerde
bir saglık sorununa yol açmamakta, aksine annede olusan antikorların bebege de
geçerek koruyucu olabilecegi bildirilmektedir.

Mevsimsel grip asısı, domuz gribine karsı koruyucu degildir; bu nedenle iki asının
ayrı ayrı uygulanması gereklidir. Mevsimsel grip için risk grubu oldugu bilinen 60 yas
üstü popülasyonda simdiye dek domuz gribi nedeniyle hastane basvurularının
görece düsük oldugu gözlenmistir. Bunun, bu yas grubunun önceden geçirdigi
enfeksiyonlardan kazandıgı bagısıklıkla iliskili olabilecegi düsünülmektedir. Bu
nedenle, domuz gribi asılamasında öncelikli gruplar arasında yer almamaktadır.
H1N1 asıları halen A.B.D., Avustralya, Çin ve pek çok Avrupa ülkesinde ruhsat almıs
ve uygulanmaya baslanmıstır. Diger birçok ülkede de kısa sürede uygulanması
beklenmektedir. Ancak, toplam üretim kapasitesi ihtiyacı karsılamada yetersiz
kalabilmektedir; bu nedenle, ülkemizde de ası ihtiyacı zaman içinde karsılanacaktır
ve risk gruplarının sırayla asılanması planlanmaktadır. Tüm ülkeler ruhsatlama
sürecinde, asıların etkinlik ve güvenliligini dikkatle incelemektedir; ancak,
pandemik virusun yeni bir virus olması nedeniyle, halen klinik ve laboratuar izlem
çalısmaları sürmektedir. Bugüne dek tamamlanan çalısmalarda, üretilen asıların
mevsimsel grip asıları kadar güvenli oldugu gözlenmistir. Dünya Saglık Örgütü
(DSÖ), asının uygulandıgı tüm ülkelere, uygulanan popülasyonun etkinlik ve
güvenlilik açısından izlenmesini saglayacak bir sistem olusturmalarını önermektedir.
DSÖ ve AB saglık örgütleri ülke verilerini izlemekte ve önerilerini düzenli olarak
güncellemektedir.

Asıların üretim sürecinde degisik katkı maddelerinin kullanılması gerekmektedir.
Bunlardan biri, adjuvan olarak tanımlanan, asının etkinligini arttıran ve simdiye dek
pek çok asıda kullanılan maddelerdir. Yapılmıs olan 70 klinik çalısmada, insan
saglıgı açısından anlamlı bir soruna yol açmadıkları gözlenmistir. Diger bir katkı
maddesi, cıva içeren tiyomersal tiyosalisilattır ve asının steril kalmasını saglayan bir
koruyucudur. Cıva içerigi, besin maddelerinde izin verilen düzeyin altındadır ve DSÖ
uzmanlar kurulu, saglık için bir tehdit olusturmayacagını bildirmistir.
Asının güvenliligi kapsamında, Guillain-Barre Sendromu (GBS) olarak tanımlanan,
sinir sistemini tutan ve milyonda 1-2 oranında görülen bir hastalıga yol
açabilecegine iliskin söylemler vardır. Ancak, mevsimsel grip asıları ile elde edilen
deneyim, asıların bu hastalıkla kesin kanıtlanmıs bir iliskisi olmadıgını; buna
karsılık, influenza enfeksiyonunun kendisisinin GBS’ ye yol açabilecegini
göstermektedir.

Ülkemizde domuz gribinin durumuna iliskin olarak T.C. Saglık Bakanlıgı düzenli
olarak bilgileri güncellemektedir ( www.saglik.gov.tr ). Bu kapsamda, korunma
önerileri olarak, sık sık su ve sabunla ellerin yıkanması, sabun olmayan ortamlarda,
varsa, alkol bazlı dezenfektanların kullanılması, gözler, burun ve agıza elle
temastan kaçınılması, öksürük ve hapsırık esnasında agız ve burnun tek kullanımlık
kagıt mendillerle kapatılması ve mendilin çöp kutusuna atılması, mendil yoksa,
kolun iç yüzüne hapsırılması, içinde bulunulan mekanların havalandırılması, sık
dokunulan esyaların ve yüzeylerin temiz tutulması, grip belirtileri olan çocukların
kres ya da okula gönderilmeyip evde tutulması ve mümkün oldugunca diger kisilerle
temaslarının sınırlandırılması önerilmektedir.

Daha ayrıntılı ve güncellenen bilgiler için asagıdaki kaynaklar kullanılabilir:
• T.C. Saglık Bakanlıgı web sitesi. www.saglik.gov.tr
• Dünya Saglık Örgütü web sitesi. www.who.int
• A.B.D. Center for Disease Control (Hastalık Kontrol Merkezi) web sitesi.
www.cdc.gov
• Eurosurveillance – European Center for Disease Control and Prevention
(ECDC) yayın organı web sitesi. www.eurosurveillance.org
Saygı ile bilgiye sunulur.


Prof.Dr. Abdullah Sayıner Prof.Dr. Muzaffer Metintas
TTD Solunum Sistemi İnfeksiyonları TTD Genel Baskanı
Çalısma Grubu Baskanı

Doç.Dr. Sule Akçay
TTD Genel Sekreteri