Bu aslında koruyucu sağlık hizmetindeki başarısızlığın açık bir ifadesidir.
Ve yine bu durum 1.basamakta uygulamaya konulan sistemin başarısızlığının açık bir ifadesidir.
Hiçbir mazeret bu başarısızlığı örtemez.
Oluşabilecek her türlü olumsuzluktan AKP hükümetinin Sağlık Bakanı doğrudan sorumludur.
Kısa
bir süre önce tetanoz aşısı konusunda tehlikeye dikkat çekmiş ve gerek
İl Sağlık Müdürlüğü ve gerekse Halk Sağlığı Kurumu'ndan hiç de doyurucu
olmayan yanıtlar almıştık.
Daha
bunların mürekkebi kurumadan çok daha büyük bir sorunun olduğu ortaya
çıktı. Yüzbinlerce çocuğumuzun aşısız kaldığını öğrendik.
Sağlık Bakanlığı ailelere çocuklarını bağlı bulundukları aile hekimine götürerek aşılatma çağrısında bulundu.
Birçok
Aile hekimi ise bu aşıyı daha önce Toplum Sağlığı Merkezlerinin
yaptığını ve çocukların aşılı olup olmadıklarını bilmediklerini,
bilseler bile bu kadar kısa sürede ailelere ulaşmanın mümkün olmadığını
açıkladılar.
TEHLİKEYE DİKKAT ÇEKMİŞTİK !
Bundan
5,5 yıl önce getirilen Aile Hekimliği Sisteminin bu uygulanma şeklini
eleştirmiş ve tehlikeye dikkat çekmiştik. Meslektaşlarımızın 1 aile
sağlığı elemanı ile getirilen ağır yükün altından kalkamayacağını, ev
ziyaretlerini gerçekleştiremeyeceklerini ve bağlı nüfuslarına hakim
olamayacaklarını açıkça belirtmiştik.
Bütün
itiraz ve uyarılarımıza karşın ekip çalışmasına dayanan ve ev ev
gezilerek gebe, çocuk ve aşı takibi yapılan Sağlık Ocağı sistemi
kaldırıldı. Yerine daha çok bağlı nüfusun Aile Sağlığı Merkezine
gelmesine ve tedavi edici hekimliğe dayanan Aile Hekimliği sistemi
getirildi.
Ne yazık ki uyarılarımız konusunda haklı olduğumuzu görmüş bulunuyoruz.
Suçlu
binbir yükün altına sokulan aile hekimi meslektaşlarımız değildir.
Çünkü bakanlığın sağlık anlayışında ekip çalışması ve buna uygun
donanımı oluşturulmuş bir sistem yoktur. Tek yaptıkları halkın gözünü
boyamaktır. Hasta memnuniyetidir.
Aşılama
işi üstüne yüklenen TSM hekimleri ise durumdan en çok mağdur
olanlardır. Bu meslektaşlarımız, "geçici görev zulmü" ile hergün başka
bir yere gönderilmektedirler. Buna rağmen gösterdikleri insan üstü
fedakarlığın maddi ve ruhsal bir karşılığı yoktur.
ULUSAL BİR AŞI ÜRETİM SİSTEMİ MUTLAKA KURULMALIDIR !
Bakanlık
aşıların uygun olmadığını ve bu nedenle uygulanamadığını açıklamıştır.
Aslında özürleri kabahatlerinden daha büyüktür. Türkiye gibi 75 milyon
nüfuslu ve ciddi bir bilgi birikimi olan bir ülkenin Cumhuriyetle
kurulan milli yapıdaki Hıfzıssıhha Kurumu yıkılmış, her alanda olduğu
gibi sağlık ve aşı alanında da tam bir dışa bağımlılık yaratılmıştır. En
büyük suçlardan biri de budur.
AKP HÜKÜMETİ VE SAĞLIK BAKANI BİR SAĞLIK REZALETİNE İMZA ATMIŞLARDIR! BUNUN BİR KARŞILIĞI OLMALIDIR !
"Hergün
onlarla ifade edilen şehitlerin verildiği bir ülkede istifa etmek gibi
bir erdemi göstermeyenlerden neyi bekliyorsunuz" diye sorulabilir.
Doğrudur !
Ancak
biz halk sağlığı için doğruları söylemeye, eleştirmeye, talep etmeye ve
çağrıda bulunmaya devam edeceğiz. Hekim haklarını savunduğumuz ve
mücadele ettiğimiz gibi çocuklarımızın ve halkımızın sağlık hakkını da
savunacağız, bunun için de mücadele edeceğiz. Çünkü çocuklar bizim de
çocuklarımız ve ülkemizin geleceğidir. Gelecek ancak ve ancak sağlıklı
nesiller üzerine kurulabilir..
İZMİR TABİP ODASI