Son zamanlarda amniyosentez sonrası anne kaybı
nedeniyle medyada çıkan haberler üzerine bir açıklama yapan Türk
Jinekoloji ve Obstetrik Derneği, yöntemin istenmeyen sonuçlar
doğurmaması için dikkat edilmesi gereken noktalara dikkat çekti.
Türk
Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Cansun Demir,
girişimsel bir yöntem olan amniyosentezin konunun uzmanlarınca
yapılmasının önemine işaret etti.
Amniotik
sıvısından örnek alınarak gerçekleştirilen amniyosentezin bir tanı
testi olduğunu belirten Prof. Demir, yöntemin özelliklerini anlattı:
“Gebelik sırasında yapılan tarama testlerinde (ikili test, üçlü test,
dörtlü test veya ultrasonografi ile) görülen kromozom anomalisi riski,
ailede Akdeniz anemisi gibi kalıtsal hastalık olması durumlarında veya
ileri anne yaşı nedeniyle yapılan bir testtir.”
Amniyosentez
işleminin poliklinik şartlarında, ultrasonografi eşliğinde yapılması
gerektiğini vurgulayan Demir, “Anne karnı steril olarak hazırlandıktan
sonra ince bir iğne ile girilerek fetusun içinde yaşadığı amniotik
sıvıdan örnek alınır. İnvaziv yani girişimsel bir işlemdir. Alınan
amniotik sıvı gebelik haftasına göre değişmekle birlikte 10-20 ml
arasındadır. Alınan sıvının çoğu bebeğin idrarından olmaktadır ve anne
yeterince su içiyorsa 24 saat içerisinde amniotik sıvı eski haline
gelmektedir” dedi.
Alınan
sıvı genetik laboratuarına gönderilerek burada ya uzun süreli amniotik
hücre kültürü veya kısa süreli (FISH veya PCR) testleri yapılıyor. Uzun
süreli sonuçlarda hemen tüm kromozom anormallikleri belli olurken, kısa
süreli testlerde belirgin anormallikler saptanabiliyor.
PERİNATOLOJİ VEYA JİNEKOLOJİ UZMANLARI YAPMALI
Amniyosentez
gebeliğin 15. ile 20. haftaları arasında yapılan bir test. 14 haftadan
önce testin yapılması önerilmiyor. Prof. Demir, bu dönemde genetik test
gerekirse CVS’nin (Koryonik villüs örneklemesi) önerildiğini söyledi.
Gebeliğin ilerleyen dönemlerinde örneğin; bebeğin akciğerinin gelişip
gelişmediğini anlamak için de amniyosentezin yapılabileceğini söyleyen
Prof. Demir, testin riskleri hakkında şu bilgiyi verdi:
“Amniyosentez
invaziv bir işlemdir bu yüzden en büyük risk gebelik kaybıdır. Gebelik
kaybı riski 1/200 ile 1/400 işlem arasında değişmektedir. Deneyimli
ellerde risk azalmaktadır. Bunun dışında suların gelmesi, iğne yerinde
kızarıklık ve kramplar diğer risklerdir. Amniyosentez sonrasında anne
kaybı riski çok nadirdir.”
“Riskleri
en aza indirmek için amniyosentezi kimler yapmalı” sorusuna Türk
Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Cansun
Demir’in yanıtı ise, “Perinatoloji uzmanları, eğer yoksa amniyosentez
konusunda deneyimli kadın hastalıkları ve doğum uzmanları yapmalıdır”
şeklinde oldu.
Alıntı : ntvmsnbc.com